1973. Belfast. Yeniyetme kızımız (kolet), babasına sigara almak için kendi yerine küçük kardeşini yollar. Küçük kardeş, bir kaza kurşununa hedef olur, ölür... Al sana bir ömür sürecek vicdan azabı ve kin tohumu.
Aradan 20 sene sonra yine Belfast... Kolet büyümüş ve hayatın normal akışına aykırı olmayacak şekilde IRA'nın muhalif alt kanatlarının birinde ufaktan eylemlere başlamıştır. Bu arada babasız çocuğuna annelik de yapmakta ancak eylemleri gerçekleştirirken vicdanını kapatamamakta bu durum da MI5'in dikkatini çekmektedir.
Arada aksayan ve gevşeyen temposu zaman zaman esnemelere neden olsa da, özellikle sonlara doğru olagelen gelişmeler insanı koltuğundan doğrultmakta ve terör denilen belanın nasıl çetrefilli ve insankıyıcı bir mekanizma olduğunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. Klayvovın'ın oyunculuğu vasatın üstünde olmakla birlikte Koleti canlandıran Andrearaysboro, canlandırdığı rolün hakkını fazlasıyla vermektedir. Haydi vücut dili, mimikler falan çalışılır da, içinde bulunduğu kararsızlık ve çaresizlik anlarını gözlerinin içine, bakışlarına yansıtması alkışı hakketmektedir.
Müzikler, kostümler, dekorlar dönemi aynen yansıtmaktadır. Yukarıda da yazdığım gibi kimi zaman sarkan diyaloglar olsa da, terör denilen olguyu tam da olduğu gibi yansıtmakta, standart holivut gibi hoplamalı patlamalı efektler olmadan da terör filmi çekilebileceğini (hem de daha iyi şekilde çekilebileceğini) kanıtlamaktadır.
Kolet kızımızın Kevın'la yaptığı görüşme öncesi yere serilen naylonlar, Mek'in sonu, Kolet'in annesinin dramı ve buna benzer onlarca hikaye; terör karşısında her iki tarafın nasıl insanlıkdışı (kıyma makinesi gibi) davrandığını göstermesi açısından ibret vericidir.
Çocuklarla da izlenebilir (nasıl olsa bir yerden sonra sıkılıp gideceklerdir). Eğlencelik film değildir bu beklentiyle başına oturmayın. Ama başına oturmayı da ihmal etmeyin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder