26 Kasım 2023 Pazar

"Kuru Otlar Üstüne" Uzun Konuşulabilir.

   En nihayet kendimi hazır hissettiğimde, salonlardan kalkmasına az bir zaman kala görebildim NBC'nin son filmini. Anam anam 3s17dk diyerek başladığım kordela, ilk yarısında biraz saate baktırsa da ikinci yarısında nasıl aktığını hala anlayamadığım bir şekilde hızla geçti. 
   Burada NBC filmlerine  ahkâm kesmek haddim değil. Üstüne söylenecek çok şey var. Birazcık fazla göndermeli (Gar patlaması, PKK, sol ideolojinin saikleri, pedofili, ilişkiler, taşra, arkadaşlık vs.). Samet'in çektiği fotoğraflar; NBC filmlerinin her sekansının fotoğraf gibi olmasına, farklı bir katkı olmuş (bu arada çok etkileyiciler). Sayın Ceylan, bu filminde ilk kez dördüncü duvarı yıkarak Samet'in çemberin, döngünün dışına çıkmasını denemiş. Bence gayet de iyi olmuş. 
   Eyyamcı müdürün odasındaki eğitim bir-sen çelengi, babası dağda olan kızın kardeşine giydirdiği botlar, neredeyse hiçbir karakterin içselleştirilecek kadar iyi olmaması, alayında defolar olması (ki veteriner bunu çok güzel özetliyor "çünkü insan") dikkatimi çeken ayrıntılardı. Aslında daha neler neler var ama burası bunun yazılacağı mecra değil. Kafa dengi bir grupla izledikten sonra demli çay ya da fermente üzüm suyu eşliğinde uzun saatler konuşulacak, tartışılacak filmdir. Görülmelidir.

21 Kasım 2023 Salı

"Anatomy of a Fall" Düşündürür, Tartıştırır!

  Uzun (2s31d), her salonda yok (anca Başka Sinemalarda), bitene kadar kimi zaman ilgim düştü, bitince de uzun bir "Eeee?" çektim. Ama! (akıllı birileri "bir cümlede ama varsa öncesini okumayın" demişler)
   Anne, Baba, Çocuk. Dağların tepesinde bir ev. Bir ölüm, bir soruşturma, bir karar ama sizin karar veremeyeceğinizden eminim. 
   İlginç olan: kordelamızda farkedilmeden yedirilen cinsiyetler arası bakış açısı farklılığının izleyiciye de sirayet etmesi. Benim konuştuğum ve filmi izleyen kadınların tümü aynı görüşte, izleyen erkeklerin de tümü aynı görüşte. Ancak bu görüşler tamamen zıt. Çoğacaip değil mi? Yönetmenimiz de filmin sonuna kadar (ve sonrasında da) "doğru budur!" diye bir yönlendirme yapmıyor. Sonra gelsin tartışmalar. Bu tartışmaların konusu genellikle ilişkilerdeki sorumluluklar, roller, görev dağılımları üzerine oluyor ama bunun altındaki katmanlarda konuşulacak şeyler var. Neyse onlara girmeyeyim. 
   Kolay bir pelikula değil. Süresi uzun ve ilişkilerin evrensel kaotizminden fazlaca bahsedilmiyor, polisiye detaylar detaylıca işleniyor (ki beni baydı bir süre sonra), izlediğim için pişman değilim ama herkese de gönül rahatlığıyla önermem. Bilmem anlatabildim mi?

18 Kasım 2023 Cumartesi

"Derz" Hakan Günday'dan Tekrarlar.

 Uzunca zamandır çok satanlarda bir numara. Eh daha önceki işlerini de çarçabuk okuduk, bitirdik (nihai yargımız (sen kimsin ki yazarları yargılıyorsun Arakolpa?) HG'ın memleketimin Chuck Palahniuk'u olduğuydu). Bunu da bir gaza gelip aldık. A o da nesi: içindeki hiçbir metin bu kitapla çıkmıyor okurun gözlerine. 
   Yazarın ve sevdiği öykülerin daha önce çeşitli mecralarda (çeşitli dergiler, web kanalları) yayımlanan öykülerinin bir derlemesi. Yine sert, yine yeraltı (undergroundu baştan yazmadım bu kez), yine muhalif (Hrant (nasıl içim acıyor bilemezsiniz!) var, Tunceli bombardımanı var (bu öykü güzel) var oğlu var). Beklenen frekans gerçekleşmiş, bazılarında düşük ama yine de ortalaması standart sapma göstermiyor. 
   Taze değil ama eskimiş de değil. Okunur yani.

13 Kasım 2023 Pazartesi

"Düşmemiş Bir Uçağın Karakutusu" Tülay German'ın Dilinden Hayatı.

   230 Sayfa. Bir günde, iki gecede bitti. Tülay German; hayatını kısa, sade, akıcı cümlelerle anlatmış. Ama ne hayat! Tülay, özgür bir ruh. Amerikan kolejinde önüne konan iki seçeneği de pas geçiyor (1. üniversiteye mi gideceksiniz? 2. evlenecek misiniz?) "şarkıcı olacağım" diyor. Hayatı boyunca da istediği gibi yaşıyor. Gıpta ederek okudum. Okurken gözüme çarpan isimlerden afalladığım oldu (Alain telefonda "cesaret" diyor (Delon olan), Yves'e bir sahne kostümü diktiriyor (Saint Laurent olan) daha neler). Evlerinin müdavimleri ise ağzımın suyunu akıttı resmen. Abidin Dino'dan, Aşık Nesimi Çimen'e, Yaşar Kemal'den, Nükhet Duru'ya resmen 360 derecelik bir yelpaze. Hakkında sadece "Burçak Tarlası"nı bildiğim kadının (cehaletimin sınırı yok) ne çok yüzü, ne çok şapkası varmış. 
   Hakkında yazılanlarda, söylenenlerde genelgeçer bir önyargı var (sanki aksi mümkünmüş gibi): Erdem Buri ile birlikte olmazsa daha çok tanınırmış, Buri onun önünü kesmiş gibi. Ben kitabı okurken sevdiceğine koşulsuz (hayattan ayıracak kadar) bir sevgi bir aşk gördüm. Bu, iki kişi arasında yaşanır ahali! Tülay mutlu, Erdem mutlu. Size ne oluyor? İyi ki de öyle yapmışlar. 
   Okuyunuz, okutturunuz. Hem dönemin fotoğrafını çeker, hem de özgür bir yaşam nasıl sürdürülür öğrenirsiniz.

11 Kasım 2023 Cumartesi

"Olmamış Kahraman Emeklisi" A.Lidar'dan Sözler.

  Maalesef, İthaki tarafından cildine özen gösterilmemiş (ilk okumada dağılıyor sayfalar) oysa ki içinde inciler saklı bir istridyedir. Şiirin tanıtımı her zaman özneldir. Bunun için yazılan edebi akademik makaleleri okudum, cahilliğime şaşırdım, neler neler gizlenirmiş dizelerin içinde. Bunları hazmetmek için sağlam çalışmak lazım. Ben tembelim. Şiirin bende hissettirdiklerini önemsiyorum sadece (bundan dolayı her "iyi" şaire yakınlık duyamamam!). 
    Olmamış Kahraman Emeklisi, dibe vurulan zamanlarda okunmaması gereken bir kitap. Bazı şiirler tehlikeli. Çıkma aşamasında dibi hatırlamak için okunur ama. Mutad üzre, şairimizin fotografisinin altına hassas yerleri titreten bir şiir bırakıyor ve huzurlarınızdan çekiliyorum.

Hay'dan Hû'ya

ömrüm sanki sayfaları atlanarak okunmuş bir kitap
öylece duruyor rafta
geniş bir zamanda bir kez daha okunacak
bir kez daha okunduğunda fark edilecek
bu sıkıcı fragmanın arkasındaki hakikat!

beni bu bunaltılardan kır civarlarına
yangınlardan çakır dikenlerine
sorulardan çam diplerine ve kalabalıklardan su kenarlarına
savuran neden o zaman anlaşılacak

o zaman bir kez de benim gözlerimle bakacaksınız etrafı
soracaksınız en az bir kez
aslında park ne?
ağaç ne?
aşk ne?
hezeyanla heyecan arasında tek benzerlik ses mi?
hiçbir yere yetmezliğim sadece nefessizlikten mi?
benim beceriksizliğim mi bütün kırılıp dökülenler?
Allah'ı, annemi sevdiklerimi inciten
mesnetsiz soruların sorumlusu tek ben mi?
şehrin ortasında yanık bir yatır gibi
üstüme kondurulan binaları kayıtsızca seyretmenin
bedeli kaç tek ak?
sayacaksınız sayfaları

kırılan küçük şeylerin kimse farkında olmaz
saç teli gibi
dal gibi
kalp gibi 
durup bir kez daha bakıldığında anlaşılırlar
yaşamak ağrısından bezmiş
bükülü bir boyun gibi

okunacak ve anlaşılacak dedim de
hayat esasen 
sayfaları ürküten, kalın bir kitap
alfabesini terk eden bir topluluğun
terk ettiği alfabeyle yazılan
tarihçiler meşgul
arkeologlar halsiz
edebiyat öğretmenleri sınav telaşında
şimdi sayfalarını
kurtların kemirdiği
bu kalın
bu yaşlı
bu yorgun
bu ölü dilli kitabı
kim anlayacak?

ezilmiş bir çimen gibi korkak ve utangacım
etrafımdaki köpekleri seyrediyor kadınlar
uykusuz ve yorgunum en az otoban kenarına
belediyenin zorla diktiği kasımpatılar kadar
hayat bir heyulaymış Hay'la gelip Hû'ya giden
gençken anlamamıştım, şimdi anladım, o kadar!

"Lizbon'a Gece Treni" Zor!

   Raimund Gregorius benden bir yaş büyük. Yalnız yaşıyor, kadim diller öğretmeni antik Yunanca, Latince ve İbranice dersleri veriyor. Diller onun tek tutanağı (tutanak da ne güzel denk geldi buraya!). Bir gün bir kadına rastlıyor ve bir günde hayatı değişiyor, olaylar gelişiyor. 
   Neredeyse bir aydır bitirmeye çalışıyorum. Zor roman. Başlangıçta hızlı ilerledi sonraları tavsadı. Romanın sonuna kadar başında karşılaşılan kadın ve telefon numarası ile ilgili bir ipucu aradım, bulamadım. Raimundo'nun peşinden koşup durduğu Amadeu Prado adlı egosantrik bir doktorun çevresinde gelişen olaylar zinciri fakiri fazla çekmedi. Nedir: şuursuzca Prado güzellemesi yapılmaktadır (sen neymişsin be abi!). Romanda karşımıza sıkça çıkan Prado alıntıları iyidir hoştur ama romanımızın kimin etrafında şekillendiği muallaktadır. Neyse; beni okumadan soğutacaktı az daha. Zar zor bitirdim. Hakkında çok iyi eleştiriler var ama benim açımdan tekrar okunacak roman değil. Filmi de varmış. Başrolde de pek sevdiğim ceremiayrıns, bulabilirsem izleyeceğim. 
   Siz bilirsiniz yani.