"Bir haftada iki Pol Oostır kitabı okunur muymuş ?" diyen bibliyofillere verilecek cevabi tarzda bir kitabımızın tanıtımına hoş geldiniz ifhal olmaz bibliyofiller !...
Bir kere "Hand to Mouth" (ki meali : "elden ağıza"dır, "cebi delik"de bunu karşılamasına karşın "elden ağıza" daha hoşuma gitmiştir) roman ve hatta novella değil, üstelik tam da otobiyografi denemeyecek kadar kuralsızca, adeta sohbet edilircesine sunulan bir hayat öyküsüdür. Bir günde bitti. Yavaş okursanız Ankara-İstanbul otobüs seyahatinde biter, hızlıysanız yağmurlu bir İstanbul akşam trafiğinde halledilir (131 sayfa).
Evet okunmasına çabuk okunur da hazmı da bu kadar kolay mıdır ? Hayır...
Bay Oostır (biliyoruz ki kendisi artık dünya nimetlerinden faydalanmakta herhangi bir ekonomik zorluk çekmemektedir) çocukluğundan başlayarak yazma serüvenini aktarmaktadır bizlere. İçinde yazma güdüsü olan bir insanın hayatın olağan zorluklarıyla başa çıkmasını (yahut çıkamamasını), vahşi kapitalizmin geçerli olduğu günümüzde sanata yönelimin zorluklarını ve buna benzer ikilemleri, yaşadığı yerler, kişiler ve olaylarla satırlara yerleştirmektedir. Yazarın kitaplarına aşinaysanız; kitapların yazarın hayatından nasıl esinlendiğini görmek adına çok ilginç ipuçları içeren, dili akıcı, sıkmayan bir otobiyogfimsidir. Nedir : kitapta değişmeyen yegane olgu yaşam gailesidir. Üstelik sonunda bunun ne şekilde nihayete erdiğini de görememekteyiz. Bu açıdan biraz güdük kalsa da, yazmaya ve hayatını bu şekilde kazanmaya niyetlenmiş kalem efendisi olmaya niyetli kişilerin okuyup, hazmetmelerinde sayısız yararlar vardır. Kütüphanenize katmayabilirsiniz lakin bir şekilde elinize geçerse kaçırmayınız derim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder