9 Ocak 2013 Çarşamba

"Branded" Marka Kavramı Üzerine...

   Harika bir mesajı, karmançorman bir akışla ziyan zebil eden bir distopyayla yine karşınızdayız iflah olmaz sinefiller...
   Ruslar koptu geliyor (ama neticede kopuk geliyor Bkz.Tarkovski)... Timur Bekmambetov falan derken baya baya holivut tarzı filmler yapıyorlar. Bu da işte bu minvalde olagelen yapımlardan biridir.  Eski bir rus, yeni bir amerikalı yönetmen bulunur. Parayı ruslar verir, ikincil rollere ikincil rollerin usta isimleri yerleştirilir (bkz.cefritambur, meksvonsidov), rus yönetmenimizin hayalgücü olabildiğince çalıştırılır, mebzul miktarda CGI üretilir, yapıştırılır. Sonuç da işte bu filmdeki gibi olur.
   "Mişka, perestroyka sonrası kapitalizmin kucağına adamakıllı yerleşen rusyanın ilk pazarlamacılarından biridir, olaylar gelişir. "
   Olaylar gelişir gelişmesine de filmimiz meşaz mı vereceğim yoksa kahramana mı odaklanacağım, aile dramı mı yerleştireceğim, gizem mi yaratacağım, sistem eleştirisi mi geliştireceğim, ne yapacağım ? Diyerekten, bütün bu saydıklarımı yapmaya çalışarak hiçbirini de tam yapamayarak hayalkırıklığı yaratmaktadır. 
   Bütün bu karmaşanın ardında şükela bir mesaj (dikkat buyurunuz meşaz değil !), ciddi bir toplumsal eleştiri vardır. Bunların işlendiği sahneler gayet de doyurucudur. Marketing denilen zenaatin teşrih masasına yatırılışı vardır (ki filmin bizzat vurguladığı stratejiye kurban olduğunu da düşünmüyor değilim). İnsanlardaki marka tutkusunun neffis bir görsel vurgulanması vardır. Böyle yazınca düşünüyorum da bir hayli içerik varmış. Lakin bunlar öyle darmadağınık, öyle çapraşık bir şekilde işlenmiştir ki ne sanat yönetmeninin incelikli çabası, ne görüntü yönetmeninin dikkate değer emeği bunu telafi edememektedir. 
   Çook boş vaktiniz var ve "Akasya Durağından" başka seyredecek başka birşey yoksa izleyebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder