18 Ocak 2013 Cuma

"Django Unchained" Açar Yediveren Kan Çiçekleri.

   "Alman bir ödül avcısının yardımıyla, eski köle Cengo kaybettiği karısının izini sürer." Konumuz budur.
   Saçıbeyazlar hatırlayacaklardır : televizyonda TRT'nin tek kanal olduğu günlerde, haftasonları yayın her zamankinden erken başlar ve pazar kahvaltılarında genellikle kovboy filmleri izlenirdi. Conveynler, Kerigırentler, Körkdaglıslar heep çocuk kafalarımızın içinde kötüleri patır patır yere devirirlerdi. Filmimizde, yazıların çıktığı ilk sahnelerden itibaren (kırmızı western fontlar, uzaktan yakınlaşan planlar ve tabiyki Tarantino (bu adamın soyadı da fonetik olarak tarantulaya ne kadar benziyor)'nun seçtiği bombadillo müziklerle) bize pazar sabahı kovboy filmlerini çağrıştırıyor.
   Üç saate yakın süresince; esinlendiği tarzın dışına çıkmayarak; ancak dikkatli gözler tarafından kadim tarza pek çok yenilik kattığı gözlenen filmimiz, hoşça vakit geçirtmektedir. Biliyoruzdur ki, esas oğlana hiç bir şey olmayacak, ikincil iyi karakterler genellikle feda edilecek, kötüler muhakkak cezalandırılacak (mümkünse bol kanlı ve patlamalı bir şekilde), filmin sonunda esaslı bir çatışma olacak, yazılar çıkmadan önce de (mümkünse büyük alevli bir sahnenin önünde) esas oğlanımız koluna sevdiceğini takarak uzaklara dörtnala at haydeleyecektir (Trakyalılara selam olsun !).
   Ceymifoks (ki bu rol için ilk düşünülen Vilsimit'in yerine oynamış, pek de iyi olmuştur), Semyılceksın, Leonardodikapriyo, (ve hatta) Frankonero (asıl Cengo'ya da selam olsun !) iyidir. Kristofırvoltz ise sosyopat ve centilmen ödül avcısı diş doktoru rolünde çok iyidir. Sadece onu izlemek için bile görülebilir. Müzikler pek yerli yerinde kullanılmıştır (sadece bazı sahnelerde kullanılan rap parçaları künefede midye hissi vermiştir ama olsundur (şu aralar gereksizce Ah Muhsin Ünlü okumaktayımdır da ("annemi üzdüm böylece hep bana trenler çarpsın"), üslup ister istemez kaymaktadır)). 
   Tarantino; mutad üzre bu filminde de de ilginç (ilk izlenimde gereksiz gibi gelen) diyaloglarla uzamış sahneler, kanın litrelerce aktığı aksiyon sahneleri (bkz.Livaneli'den Kan Çiçekleri), kendisinin de göründüğü sahneler (ki gözden kaybolduğu sahne fakiri yarmıştır),  önceki filmlerine gönderme yapan sahneler ve esinlendiği tarzın belli başlı filmlerine yapılmış gizli selamlamalarla dolu sahneler çekmiştir. Nedir : dikkatsiz sinefiller için bunlar zahiri değil batınidir. Onlar sadece (görünürde) laylaylom westerni izleyip hoşça vakit geçirecekler, dikkatli sinefiller ise filmin sonunda çevirecek bir hayli geyik detayı elde edeceklerdir.
   Aslında filmimiz çiğbörektir. Usulü bellidir, malzemesi bellidir (un ve et), pişirilişi, şekli, servis yöntemi hep bellidir. Ama işi bilen (tatarlardan çibürek yiyenler tayfası) gurmeler bu çiğböreğin ununun durum buğdayından yapıldığını, harcına sirke yerine shiraz katıldığını, bir tutamcık kişniş ilave edildiğini, elektrikli fritözde değil döküm kazanda harlı ateşte piştiğini anlayacak, sıradan fanilere nazaran daha büyük bir taam tatmini yaşayacaklardır (teşbihte hata olmaz)
   Kohen biraderlerin western türündeki "True Grit" tüy dikmesi gibi birşeyle karşılaşmaktan korkuyordum, korktuğum başıma gelmedi. Lakin bir "Inglourious Basterds" da değildir indimizde. Tarantino seviyorsanız ya da kovboy filmi seviyorsanız izleyiniz. Kan tutuyorsa ya da salon sinefiliyseniz görmeseniz de olurdur. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder