Evet resmen gece gece tiyatro izlemiş oldum. Ralf Fines; ilk yönetmenlik denemesinde çok riskli bir iş almış: Bence de olmuş. Oyunculuklar, replikler, kurgu ve hatta kostümler "ben tiyatroyum, ben Şekspir'im" diye bağırıyor. Fines cesur adam, böyle bir yapımın gişe yapması biraz zor. Tamam günümüz seyircisi aksiyon sever, yıldız sever ama trajedi hele de teatral trajedi pek açmaz. Başlarda aksiyonu görünce "aaa" falan diyorsunuz ama bu ciddi ciddi seyirciyi koltuğa bağlama çabalarıdır. Olay örgüsü gelişince de aksiyonu falan boşverip kendinizi Vilyım Beyin, insanları uzun yıllardır kendisine çeken satırlarına bırakıyorsunuz.
Karakterlerin Şekspir replikleri okurken bilgisayardan telekonferans yapmaları falan epeyce ilginç ama...
Oyunculuklar gayet tatminkar.
Ralf Fines, tiyatro kökenli bir oyuncu olmasının getirdiği avantajları sonuna kadar kullanmış. Sanki "bakın voldemort görünümünde olsam da aslında böyle oynuyorum" diyerek hem vücut dilini, hem yüzünü, sesini olabildiğince iyi kullanıyor. Son konuşmasında bir "Boy" deyişi vardır ki, filmi seyredemeyenler bile ileri sarıp onu bir görsünler. O derece yani.
Tek sinemasal karakter !... |
Cerırd Batlır'a sakallı öfkeli lider rolü güzel gidiyor, o da giderini vermiş.
Brayn Koks'un fazla bir şey yapmasına gerek yok. Adamcağızın yüzü o denli anlam yüklü ki, hiçbirşey yapmadan öylece dursa yine olur !..
Meşaz var mıdır ? Bence şunlardır:
İstediğin kadar karizma ve güce sahip ol ruhunu geliştirip, diğerkamlık yapamazsan olmuş olmazsın.
Güce güvenme.
Belirli bir yaştan sonra baskın annenin yanında yaşama, mevzu ortak çıkarlarsa öğütlerini de pek dinleme...
Güç insana çocuğunu bile harcatırmış.
Velhasıl tiyatro ve Şekspir sevenler kaçırmasınlar...
NOT : Fines'in ikinci yönetmenlik denemesini de bekliyoruz. Çarlz Dikıns'ın gizli metresini konu alan bir yapımmış.
NOT : Fines'in ikinci yönetmenlik denemesini de bekliyoruz. Çarlz Dikıns'ın gizli metresini konu alan bir yapımmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder