20 Aralık 2012 Perşembe

"Deadfall"

   Şu aralar senaryo ile ilgili bir kitap okuyorum (aslında bir yıldır bitirmeye çalışıyorum). Filmimiz kitapta yazılan senaryo kurallarının hiçbirine uymuyor.
   Filmlerde kurallara uymamak sevdiğim bir faktör olmasına rağmen; Deadfall maalesef bu faktörü yaratıcılıktan uzakta kullandığından fakirden geçerli not alamıyor.
   Nedir : eğer holivut tarzı film çekeceksen klişelere yaslanmak zorundasın sevgili Stefan.


   Birbirinden bağımsız gibi ilerleyen ama aslında finalde bağlanan hayatların peşinden, bir o yana bir bu yana ticared peşindeki Enes Binsatar gibi koşuşturup duruyoruz. Babasıyla ciddi sorunlar yaşadığını düşündüğüm (çünkü senaryoda sorunsuz baba yok, topu sorunlu) senaristimiz Bay Zek Diin; temponun aniden yükseldiği bir hikayeden pattadak durağan konuşmalar ya da ateşli sevişmelerin kucağına düşürüyor biz masum izleyicileri. Öyküde kendimize yakın hissettiğimiz, içselleştirdiğimiz bir karakter bile yok. Kurgu arasındaki kopukluklar sonlara yaklaştıkça paralele doğru ilerlese de, film bittiğinde kendimi bir oh çekmekten alıkoyamadım. 
   Bir önceki filmi "Kalpazanlar"da gayet de iyi iş çıkaran yönetmenimiz, bu kez çok kötü çarşafa dolanmıştır. 

   Peki filmimizin hoşa gidecek yönleri yok muydu ? Buyrunuz efendim : müzik, görüntüler, oyunculuklar iyidir. (Kris Kristofırsın ve Sisi Speysık'a nasıl üzüldüm, ikilinin kimyası tutmuş ama roller kötü ne yapsınlar ?) Karlı görüntülerin önünde suç filmi izlemek insana "Fargo"'yu çağrıştırır lakin Dedfoll Kargo'nun yakınından bile geçemez. Eğer imkanınız varsa Fargo'yu ikinciye seyredebilirsiniz Deadfall'u ise görmenizi önermem. Daha fazla da yazmak emek israfıdır, yazıktır, günahtır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder