Tom Tikver ve Vaçovski Biraderler dendi mi bir durup düşüneceksin arkadaş.
Tikver kadere, Vaçovskilerse düzene takmış şahsiyetler. Tutup iddialı bir kitaba, iddialı bir kadroyla, iddialı bir film çekmişler. Fakire izlemek düşer.
Altı kanaldan gelişen bir hikayemiz var. İlk yarım saatte uyum sağlayabilirseniz seversiniz, değilse ısınmanız biraz zor !... Öykülerin her biri bir film olacak kesafette içerik içerir, oyuncular genellikle aynı oyunculardır (kimine uyanmanız çok kolay, kimilerine ise biraz zordur. Bunun için yazılar çıkınca hemen bıkmayıp son jenerikleri izlemenizde fayda vardır). Her bir hikaye ayrı bir film olarak çevrilecek olsaydı hiç biri de iddialı filmler olmazdı. Zira hepsinin de beylik bir konusu vardır. Lakin filmimiz bu altı öyküyü eş zamanlı olarak işlemekte, kimi hikayeye on onbeş dakikalık bölümler ayırmakta, kimileri ise arada 30 saniyelik bölümlerle bile geçiştirilebilmektedir. Nedir; hikayelerin tümü de bazı noktalarda benzerlik göstermekte ve aralarındaki bağlantılar izleyene aktarılmaya çalışılmaktadır (bu noktada gözümüze sokulmak istenen bazı ayrıntılar (kuyrukluyıldız izleri, Som-Ni 451 (fahrenhayt 451'e gönderme) vs.) yönetmenlerin, izleyicinin algı seviyesi konusunda ciddi endişeleri olduğunu göstermektedir). Verilen mesajların kimi zaman aşikar, kimi zaman muğlak olması, temponun, öyküler arasında bir yükselip bir alçalması, CGI sahnelerinin bazen göze çok batması bile bu üç saatlik pelikulayı izlememi önleyememiştir. Bitince yorulan zihnimin durulmasını sağlamak için dinlediğim Tatyos Efendi besteleri ve bir tek aslan sütü bile istenen etkiyi vermemiştir. Kanımca aradan bir süre geçtikten sonra ikinciye izlemek elzemdir.
Zihni yorması öyküler arasındaki korelasyondan kaynaklandığı gibi, mesaj bombardımanından da kaynaklanmaktadır (üstelik Mahsun'un yaptığı gibi çok net mesajlar da değildir bunlar). Verilen önermelerin hiçbiri de yeni, çığır açıcı, denenmedik değildir. Bitince iki ansiklopedi karıştırmayla bunlar açığa çıkabilir. Yine de eleştirmemek gerektir. İlk defa bu tarz bir film izliyorum, sıkıldım mı ? Hayır. İyi vakit geçirdim mi ? Evet. Eeee daha ne olsun. Varsın bir "Prenses ve Savaşçı"'dan aldığım zevki almayayım.
Velhasıl fakir, filmi ne çok sevmiştir, ne de nefret etmiştir. Güzelce seyretmiştir. Yanınızda "Bu kimdi ?", "Şimdi ne olayor ?", "Bunlar demin de şeyetmemişlermiydi ?" tarzı sorular soran bir goblin olmadığında keyfine daha çok varılabilir. Haydi iyi seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder