Şimdi kapağında "yeni Stephen King" benzetmesini görünce insanın beklentileri yüksek oluyor haliyle. Lakin bu benzetmeyi sadece Almanya'daki NDR diye bir yerin yaptığını, arka kapaktaki tüm olumlu eleştirilerin ise sadece Avustralya ve Yeni Zelanda'daki kodamanlar tarafından yapıldığını görünce hafiften kıllanmadım değil.. O yüzden beklentilerimi pek yüksek tutmadım. İyi de yapmışım.
Öykünün katilin ağzından kaleme alındığı bir polisiye ile karşı karşıyayız. (kitabın tümünün Yeni Zelanda'da geçmesi ilginçtir) Olay örgüsü ve kurgu idare eder etmesine de, başroldeki seri katil nasıl ebleh, nasıl antipatik, nasıl sevimsiz, nasıl itici anlatamam. Üstelik zeki de değil fazla. Hal böyleyken satırlar ilerledikçe kendisine karşı gayet sağlam bir nefret geliştirebiliyoruz. Kitap sonlara doğru ilerlerken de "Allaam noolur ölmesin" dilekleriyle dolup taşıyoruz. (niye böyle dediğimizi okuyanlar anlayacaktır (ha bir de "the secret in her eyes" (bkz. daha önceki başlıklar)filmini seyredenler))(hah parantez rekoru kırdım yine)
Yolculuklarda, zihin boşaltım aralıklarında okunasıdır, yine de bir "Stiivın King" değildir tabiy ki..
merak ettim bak şimdi bu kitabı...
YanıtlaSilbulabilirsen korsanını al !.. orjinalini almaya değmez, o kadar yani...
Silmalmısın lan kitap çok güzl
YanıtlaSil