Ustanın adetidir : kelimeleri köpürtür. 1961 basımlı bu romanında da yine aynı şeyi yapmış. Aslında romandan ziyade bir monolog, bir iç hesaplaşma, bir iç sayıklama durumu sözkonusu... Kahramanımızın ne adını, ne yaşını, ne sosyal durumunu ve hatta yaşadığı yeri tam olarak bilememekteyiz. Tüm kitapta protogonistin gözlem yapma obsesyonu ve sonuçları irdeleniyor. Zannımca toplumumuzda sanatçı olmanın getirdiği zorlukların metaforik hicvidir sözkonusu olan. Aradan geçen 51 yıl gözönüne alındığında, yayınlandığı dönem için bir hayli iddialı bir eser. Lakin üzülerek söylemeliyim ki Salah Ustanın şiirlerinden, günlüklerinden ve özellikle denemelerinden aldığım hazzı romanından ne yazık ki alamadım. Tevekkeli okuduğum biyografilerinde de bu romandan pek söz edilmemiş. Zaten ilgi de görmemiş olacak ki ikinci baskıyı birincisinden 19 yıl sonra yapmışlar, gerisi de gelmemiş.
Eğer Salah Birsel'in kafa yapıcı üslubuna müptelaysanız, değişik bir tat, bir doku denemeniz için önerebilirim, yok eğer değilseniz hiç yaklaşmayınız, bitirmek çile olur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder