Bu satırları okuyanlar eminim ki okuma merakı illetine başlarken "Ohenri" lakabıyla mülakkap Vilyım Sidni Portır adıyla müsemma Amcanın "Son Yaprak" adlı öykü kitabını okumuşlardır. Kısa, naif ve insanı gülümseten küçük öykücüklerdir onlar. Radyo günlerinde radyo tiyatrolarını dinlemiş, Levent Kırca ise olacak o kadar televizyonunda bir çok öyküsünü telif melif dinlemeden aynen sahnelemiştir.
Fakirin ilk okuduğu kitaplardan biriydi "Son Yaprak"... İçinde çoğu dört beş sayfalık, hayata genellikle mizahi yönden bakan (olaylar ne kadar acıklı da olsa), insanı çoğu kez gülümseten fakat gülümsetirken bir yandan da gözlerini buğulandıracak öykücükler vardı. Bir insan ne kadar odun olursa olsun eğer içinde bir nebze çocukluğundan kalan duygu kırıntıcıkları varsa işte Ohenri amca o kırıntıcıkları bulup dimağımıza o tatları anımsatıyordu. Sanki çocukluğumuzdaki bir takım duyguları yaş ilerledikçe ortadan katlayarak deliyor, bir klasöre koyuyor, klasörü de demirden bir dosya dolabına kilitliyor ve gittikçe azalan aralıklarla açıp bakıyor, otuzu geçip hele kırkı da geçtikten sonra (bir de televizyon iptilasına müptelaysa o kişi) o kokular, o tatlar, o duygular iyice unutuluyor... Ama Ohenri amcanın iddialı öykülerinden birini okuyunca, o dolap açılır, o klasör bulunur, o duygu hatırlanır.
Bendeniz kendisinin kitaplarını bulduğumda alma temayülündeyim. O yüzden Ankara sahaflarının tozlu rafları arasında "viski soda"ya rastladığımda bitereddüt hücuma geçtim. İtiraf edeyim bu kitaptaki öyküler, hikayeler bir "Son Yaprak" veya "Harlem'de bir Kavga" kalibresinde değil, daha naif, daha yerel... Yine de okunmayı hakkediyor. Üstelik 1977 basım, Öz yayınlarından dağıtılmış, içinde "bakmağa", "yükselmeğe" şeklinde yazılan evlereşenlik kelimeler de vardır. Velhasıl okumaya değerdir.
Son bir kelam... Kızıcığım pek okumaya meyyal değildir. Okuma fiiline ilk başladığı yıllarda "son yaprak"ı önermiştim. On1 yada 10iki yaşlarındaydı. O meşhur "altın saat, sırma saç vs. altın zincir, bağa tarak" hikayesini okuyunca (bu öyküyü bilmeyenler de bu satırları okumasınlar bir zahmet) gözyaşlarına gark olmuş, bu da fakiri pek üzmüştü. Yani fazla duygusal sabilere okutulması önerilmez...
Bir de meraklısı varsa Ohenri Amcanın hayatını bir okusun, Amcabeyimiz öyküler yazmış ama hayatı roman...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder