"Bir adam, bir köpek ve üzgün görünen iki kadın kaldırımda yürüyorlardı. Kadınlardan biri hayaletti, adam çoktan ölmüş olmalıydı, köpek ölmüş olması gerekenin kız arkadaşının reenkarnasyonuydu, uzun boylu kadın ise içlerinden ikisini sevme bahtsızlığına uğramış masum bir seyirciydi"
Evet kitapta böyle bir cümle de var. Yani neyle karşılaşacağınızı önceden bilin diye şeyttiydim.
Sayın Bay Kerıl'la hemhal olmamız "Kahkahalar Ülkesi" ile başlamıştı. Kitapseverlere ayrıca öneririm (ilerideki tekrar okumalarda buraya yazmam kaçınılmaz). O kitapta yer alan düşgücü o kadar ölçülü o kadar derinlikliydi ki fakiri almış götürmüştü. O hevesle "Aşık Hayalet"e de saldırdık. Ancak Sayın Bay Kerıl "Kahkahalar Ülkesi"nden 28 sene sonra yazdığı bu kitapla, imgeleminin gemi azıya almış olduğunu göstermiştir.
Fantazyaya, kurguya bayılırım. Ama bu kitap beni aştı. Evet içinde çok yüzdüğüm, çok cebelleştiğim sayfalar, satırlar vardı. Lakin uzaktan baktığımda (özellikle ilk yarıdan sonra) kişiler, köpekler, hayaletler, "verzler" uçuşmakta, ölüm meleği bile fena halde baymaktadır. Satır aralarında aşk, hayat, ötesi hakkında ilginç korelasyonlar sinapsları parlatmakta ancak sonu bağlanamamaktadır.
Benden daha fazla fantazya, kurgu seviyorsanız bir bakın derim.
Yoksa koşarak uzaklaşınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder