19 Nisan 2020 Pazar

"Zamanın Daha Kısa Tarihi" Neden Var (ız)"!

 
   Sadece 132 sayfa olmasına karşın, okuması zaman ve konsantrason isteyen kitaptır. Aristo'dan Newton'a Einstein'dan Bohr'a fiziğin (ilk bilim (niçün çünki big bang'de önce hareket (fizik) sonra tepkime (kimya) var idi)) günümüze değin yaptığı yolculuğun çok çok kısa bir özetini anlamaya çalışıyoruz. 
   Günümüz fiziği kuantum gibi bulanık sularda yüzmeye başlayalı beri, ipin ucunu kaçırdım. Yalnız değilim, biliyorum çünkü bu kitapta da yazdığı gibi: 80 yıl önce görelilik teorisini dünyada bilen yalnızca 2 kişi vardı. Günümüzde bu sayı çok daha yüksek rakamlarla ifade ediliyor ancak konu öylesine genişledi ki, bir kişinin tüm alana hakim olması imkansız hale geldi. Bunun yerine ancak belirli bir konuda ihtisaslaşıp, orada çalışıyorsunuz ve resmin tümünü bilmenize imkan yok, sadece hissedebiliyorsunuz. Bu durum elbette konu üzerinde çalışanlarda olabilir. Bencileyin, merak eden okur yazar kitlesi ise ancak (kendini popüler bilim haberlerinden (%90'ı çöptür) azade kılabilirse) böyle kitaplardan olup biteni takip edebiliyor. 
   Kitap önemli kitap. Aşağıda aklımda kalan bazı bilgileri kısaca yazdım. Böyle birçok bilgi böylesine küçük hacimli bir kitaba sığabilmiş. Fiziğe, hayata, evrene, dine, anlama dair sorularınız varsa, bunları açıklamaya başlangıç olarak faydalı bir kitaptır. Mutlaka okunmalı...
  • Bir ışık demeti saniyede yaklaşık 180.000 mil hızla yol alır. Güneşimizin dışında bize en yakın yıldız olan Proksima Erboğa (Alpha Centauri C olarak da biliniyor) gezegenimizden dört ışık yılı uzaklıkta. Bu öylesine büyük bir uzaklık ki, tasarlanmış en hızlı uzay gemisiyle bile oraya ulaşmak yaklaşık on bin yıl sürer. (İşte bir bilimkurgu meraklısı olarak beni en çok üzen gerçek bu oldu)
  • Şimdiye kadar çoğu bilimci, evrenin ne olduğunu açıklayan yeni kuramlarla, niçin sorusunu soramayacak kadar fazla meşgul oldular. Öte yandan, işi niçin sorusunu sormak olan filozoflar, bilimsel kuramların gelişmesine ayak uydurmayı başaramadılar. XVIII. yüzyılda filozoflar, bilim de dahil olmak üzere insana ait bütün bilginin kendi alanları olduğunu düşündüler ve evrenin bir başlangıcı var mı yok mu, tartıştılar. Ancak XIX. ve XX. yüzyıllarda bilim, filozoflar ya da birkaç uzman dışında herkes için çok teknik ve matematiksel hale geldi. Filozoflar araştırma alanlarını o kadar daralttılar ki, XX. yüzyılın en ünlü filozofu Wittgenstein, 'Felsefenin geriye kalan tek görevi, dillerin analizini yapmaktır" dedi. Bu da günümüzde felsefenin neden düşüşe geçtiğini çok açık bir şekilde ifşa eden bir bilgi.
  • Sicim teorisiyle, dünyanın bir dizi kaplumbağanın üstünde durduğu teorisi arasında hiç bir fark yoktur. İlki her ne kadar matematiksel olarak desteklenmesine karşın bunun yansımasını görebileceğimiz hiç bir kanıt/istatistiki bilgi yoktur.(şahsen kaplumbağa bana pek gerçekçi gelmiyor)
  • Ayrıca sonuç bölümü, özellikle din konusunda kafayı yoran münevverlere hitap eder. 

1 yorum:

  1. Merak uyandırdı açıkçası. Edinip okunmalı. Teşekkürler tavsiyeleriniz için.

    YanıtlaSil