Kral (afişe bakınca kim olduğunu şıpınişi anlarsınız) , paradan/ünden/kadınlardan /uyuşturuculardan sıkılınca yerini bir taklidi ile değiştirir. İşler yolunda gitmez. Kendini bir bakımevinde bulur. Kendini JFK zanneden bir arkadaşı ile birlikte bakımevine dadanan bir mumyanın hakkından gelmeye soyunurlar.
Nereden baksanız akıllara zarar bir senaryo. Tüm çekimler, efektler, makyajlar, ışıklar, kurgu, replikler, kast (düşünün başrolde efsanevi B film kültü Bruskempıl var), yönetmen (Bay Koskarelli hep B tipi filmler yönetmiş), ilk çıkan yazılardan film bitince çıkanlarına kadar basbas bağırıyor "Ben B tipi filmim" diye. Olsun.
Başından sonuna kadar tahmin ettiğiniz senaryo sizi hiç bir şekilde şaşırtmıyor. Buna rağmen filmin kendi içinde bir hoşluğu var. Bütün o klişelerin içinde bazı mesajlar var ki, insanın zihnine (kimi yerlerde yüreğine) dokunuyor. Hayatın beyhudeliği, pişmanlıklar, "keşke"ler ve daha neler. Değişik bir tat, bir dokunuş denemek isteyenler bir göz atabilirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder