Takip ettiğim kitap yazan nadir ağ güncelerinden okumagunlugum yazarının önerisiyle edinip (yedire yedire okuyacağım diye kendime söz verdiğim ama başaramadığım (iki günde akşam okumalarında bitti)) okuduğum kitaptır (bu vesileyle kendilerine teşekkür ediyorum).
Oya, Moda'da bir apartmana taşınır. Olaylar gelişir.
Konu budur. 239 sayfalık bir ilk roman (polisiyeler için ideal uzunlukta). Dil akıcı, ilk başlarda karakterleri oturtamıyor insan ama olaylar geliştikçe gözümüzde canlanıyorlar. Polisiye. Ancak polisiye olaylar başlayana kadar anlatılanlar o kadar güzel ki (kimbilir belki eski apartman anılarını canlandırdığından (şimdi nerede öyle komşuluklar!)) romanı o açıdan okumak da ilgi çekici.
Bayan Öz'ün sevgili kızının ilk romanı olmasındandır sanırım, kullanılan dil pek edebi değil (zaten sevmem edebi betimlemeleri) sonraki işlerini de alıp okuyacağız (Tilki,Baykuş,Bakire'de rafta bekliyor sırasını). Sıkı bir polisiye okuru olarak eleştirim şudur: olaylar gelişiyor, ipuçları bulunuyor ve aklımda sıraladığım üç seçenekten en kolay olanı ile satırlar nihayete eriyor. Occam'ın Usturası elbette ki muteber bir ilke, ancak polisiyede değil. Kendi adıma o son sayfalarda şaşırtılmayı pek severim. Bunda öyle olmadı.
Agatha Christie Teyze'den, Lawrence Block Amca'ya polisiyelerin anahatlarını çıkartırsak, finalde okurun terse yatırıldığını görürüz. Kimbilir belki polisiye okurları terse yatmaktan mazoşist bir haz almaktadırlar. Bu psikolopatolojinin konusu! Neyse. Sevdiceğim de benden sonra başladı. Elinden düşüremiyor. Polisiye sevmeye hallenenlere ve eski apartman çocuklarına hararetle öneririm.
Yazınızı merakla bekliyordum, çok naziksiniz esas ben teşekkür ederim önerime değer verip okuduğunuz İçin:) dediğiniz gibi yazarın düğüme kadar anlattıkları o kadar hoş ki polisiye geri planda kalıyor:) bakalım Tilki, baykuş, bakire’yi nasıl bulacaksınız.. keyifli okumalar :)
YanıtlaSilBen de her ikinizin blogunda kitaptan bahsedilince merak ediyorum kitabı... paylaşıma teşekkürler..
YanıtlaSil