Papa ölüp de yenisi seçilince Senpiyetro meydanındaki o meşhur balkona çıkıp ilan ediyorlar "Habemus Papam". "Bir Papamız Var!" demek oluyor latince. Nannimoretti'nin filmi de işte böyle bir zamanda başlıyor. Ancak yeni papamızın bir sorunu da vardır. Görevini ve varlığını sorgulamaktadır.
İşte bu noktada, katoliklikle ilgili bir kaç bilgi vermek elzemdir. Bu inanışa göre, papa tanrının dünyadaki yansımasıdır. Kararları sorgulanamaz, yanlış yapamaz. Yani seçilmesi bile tanrının bir takdiridir. Bu noktadan sonra yapılacak bir değişiklik yoktur (elbette katoliklikte yanlışlıkla seçilen kadın papalar bile vardır ama konumuz bu değil). Ancak filmimizde papamız, kendine inanan bir milyar insanın aksine pek de emin değildir, bulunduğu konumdan. Varlığını Vatikan'ın kasvetli odalarından ziyade Roma tiyatrolarında arar.
Filmimiz, kimi zaman ağır çekimler ve gereksiz diyaloglarla uzatılmış da olsa, katolik inancına ciddi bir eleştiri getiriyor. Yönetmen bey aynı zamanda psikiatristi de oynamış (ki ahir ömründe gördüğüm en anlaşılır italyancayla konuşmaktadır). 1949'da başlayan oyunculuk serüvenine hala devam eden Mikelpikoli, bîkarar papaya pek yakışmış. Ancak İtalya gibi katolikliğin kalesi olarak görülen bir yerde bu filmi çekmek için hem cesaret, hem de eleştirilen sistemin ciddi bir toleransı olması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa aynı şeyi güzel ve yalnız ülkemde yapsanız, sonuçları pek iç açıcı olmayabilir. Neyse...
Geçmişte inançlı bir katolikseniz daha ilgilenerek izlersiniz, değilseniz izlemeseniz de olur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder