Yıl olmuş 2500 küsur. Büyük düşüşten sonra havada bir şehir kalakalmış. İnsanlığın süprüntüleri de o kentin altında "efendileri"ne hizmet ederek, bir gün oraya çıkabilme hayali kuruyor (bence yanlış yapıyorlar, "demir şehir" brezilya favelaları gibi gayet renkli bir yer, çevrede sayfiye de var, insanlar neden kuş yuvası gibi bir yerde yaşamak isterler ki?). Bir nedenle yukarıdan aşağıya sürülmüş bir cyberdoktor (kristofvoltz) çöplükte beyni hala sağlam bir cyborg bulur. Olaylar gelişir.
Fragmanlar çok etkileyici, yönetmen bey daha önce "Sin City"leri çekmiş (çizgiroman filmlemesinde iyi yani), kast vasatüstü (yalnız dün maharşelaali'yi dahi piyanist olarak izlemişken burada kötü adamı canlandırması olmadı pek (bu arada doktoru ali, vektörü bay voltz oynasaydı daha iyi olacakmış sanki)) deyip, aldık biletlerimizi kurulduk koltuğumuza.
Son yıllarda yaşadığım en aydınlık çekilmiş üç boyutlu filmdi (nebliyim başkalarında renkler falan bir kararıyor, bunda yok). Ama sadece o kadar. Ne senaryonun akıllara sığmayacak hatalarla dolu olması, ne bilimkurgu türüne yeni bir şey katmaması, ne karakterlerin karikatürize olması (neydi o edvırtnortın'ın son bakışları, beyaz kostümleri öyle!), filmin izlenebilme sınırının alta çekilmesi için hiç kan akmadan ikiye bölünen insanlar, kopan uzuvlar falan (adeta bir dizniy filmi!), ne de iyi bir oyun konsolunda oyun oynuyormuşçasına çekilen aksiyon sahneleri; fakiri gümüş perdeye çekemedi.
Diyeceğim odur ki : ana akım/beylik/zaman ezmelik/sonu olmayıp iyi gişe yaparsa çekilecek ikincisi için kılçık atan bir film izlemek istiyorsanız izleyebilirsiniz. Ama iyi bilimkurgu, iyi film arıyorsanız yaklaşmayın.
Son diyeceğim önemli : ilk kez burada, gişeye oynayan bir filmde başrolü sanal bir karaktere vermişler. İlk beş on dakikadan sonra fazla da göze batmıyor. Fincan tabağı gözlerine rağmen, bilinç bir süre sonra başrolü yadırgamadan konuya odaklanıyor. Bu çok ürkütücü. Bir süre sonra (yavaştan yapmaya başladılar zaten!) filmlerde insana pek gerek kalmayacak galiba. Kapris yok, yüksek ücret yok, istediği gibi sahne verememek yok : oh yönetmen/yapımcının canına minnet. Artık bilmiyorum, sinema nereye evriliyor ? Ömrümüz vefa ederse neler göreceğiz kim bilir. Yalnız aklımdan geçen tek bir şey var. Fakir, S.King'in "Kule" serisinin iflah olmaz müptelası (beş yılda bir açar okurum). Slinger rolünün de bir aktör için yazıldığını tahmin ediyorum (yönetmenliği de pek iyi olan bu bey artık çok kocadığından bu rolün hakkını veremez). Bunun aşırı gerçekçi bir canlandırma filmi yapılsa (artık beş bölüm mü olur bilmem) karaborsadan bilet alır giderim (o derece!).
Haydi süpersonik haftasonlarınız olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder