Raydli reyisin son çektiği Elyını da gördük efem.
Elyın serisine meraklıysanız gidilir. Yoksa öyle sinemada izlemek için (özellikle AVM sinemasına falan gidiyorsanız) gidilecek bir iş değil. Evde de izlenebilir yani.
Konu (Prometheus usulü değil) beylik. Kolonizasyon görevindeki bir gemi bir gezegene yaklaşır, olaylar gelişir.
Açılış sekansında, olayın artık insanlar değil sentetikler etrafında döneceğinin ipuçları veriliyordu ve bu sahneyi (ultra modern dekora kondurulmuş steinway kuyruklu piyano, davud heykeli vs.) pek bir beğendim. Filmin gerisini ise standart holivut filmi izler gibi izledim (bu durumda kontrol omurilik soğanına geçer ve frontal lob devredışı kalır). Evet 2 saat 2 dakikayı güzelce ezdim. Herhangi bir sürpriz olmadan, hiç bir sahnede şaşırmadan, marazi bir zihinsel kayıtsızlıkla (ki eminim filmimizi yapanlar son bir dakikada izleyicinin ters köşeye yatmasını beklemiştir) yazılar çıkıncaya kadar koltuğumda sakince oturdum.
Seriye, kendine özgü dokunuşları olan Jöne ve Finçer haricinde hep aynı gibi gelen filmler maalesef ilkinin yerini tutmuyor. Tabiy ki o filmlerin Sörcın Ripliy gibi bir avantajı da vardı. Maalesef Sigurni Hanım aradan geçen 38 yılda biraz yaş aldı (oha o kadar olmuş mu ?). Bu versiyonda hoplayıp zıplayamaz ama yeni ripliy replikamız, aşağıdaki gibi hep ağlak bakışlarla rol kesen bu kızcağız mıdır yani ? Yemin ediyorum, ne zaman dikkat etsem hep bir küçükemrah bakışları, hep bir yavru kedi tedirginliği. Gözler ripliy gibi bir başrol arıyor ama beyhude !
Kafam biraz karışık. Madde yazma kolaylığına kaçayım bari.
- Filmimiz hormonlu İskoçya (kallavi yarlar, erik büyüklüğündeki buğday taneleri falan) gibi bir gezegende geçiyor. Kasvetli, single malt viski gibi. Yalnız, mühendisler ne buğday yapmışlar arkadaş !
- Senaryo hataları, (frontal lobu devreye sokarsanız)
colossal(ne işim olur colossalla) anıtsal. - Yeni Elyın figürünü pek sevemedim (bir de sevseydin arakolpa !), fazla premature.
- Kovboy şapkalı, egosantrik kaptan yine zuhur etmiş. Dengelemek için özgüven yoksunu bir rahip de koymuşlar ama o da ayrı bir yazı konusu.
- David'in, ciddi bir şekilde Hannibal Lecter'dan esinlendiği hissine kapıldım (o karakalem çizimler falan).
- CGI göze sokulmamış (madem yapabiliyoruz anıtsal
xenomorph(ne işim olur xenomorphla) elyın yapalım dememişler. İyi olmuş. - Mühendisler konusunda biraz detay aradı deli beyin ama o kılçık kursakta duruyor hala. (yalnız yaklaşan gemi ile irtibata geçmeyi es geçen bir neslin ahvadı olduklarını anladık (hafif mallar)).
- Neticede, izlenir ama beklentileri yükseltmeden (bir de tabi raydli reyisin 80 yaşından sonra nasıl film çekeceğini ciddi merak ediyorum (Amca ! gelmişin 80 yaşına hala film sonlarında kılçık atıp gidiyorsun. Nasıl olacak bu iş ?)).
- Afiş güzel ama afiş iş yapar.
- Son olarak, üç buutlu değil (iyi ki de değil, başağrısından yazıyı yarına bırakırdım (sanki çok önemli !)).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder