16 Mayıs 2017 Salı

"A Man Called Ove" Ah be Ove !

   Uuve (böyle söyleniyor filmde), 59 yaşında işten el çektirilip hayattaki tek tutanağından uzaklaştırılınca, sevgili Sonya'sına kavuşmak için intiharın her türlüsünü (tren, egzosts, ip, tüfek vs.) dener. Bu arada hayatına, İranlı komşular ve çocukları, Mirsad isimli bir gay, Sonya'sının eski öğrencileri, "beyaz gömlekliler", kediler, köpekler, paraplejik eski arkadaşı, intihar anında gözlerinin önünden akan film şeritleri karışır.
   Uve; zahiren huysuz ihtiyarın tekidir (vardır böyle site yöneticisi emekli albaylar !). Kalbi çok büyüktür (mecazen de, hakikaten de) ama pek göstermez.
   Başrolümüzün ilk dakikalarda gösterdiği mükemmel anti-kahraman profili, "aman ne işim olur böyle adamlarla !" dedirttirdi ama ilerleyen dakikalarda gittikçe sardı. Hele sonlara doğru iyiden kanımız ısındı Uuuve'ye.
   Aktüelde yavaş, geri dönüşlerde hızlı bir akış tutturan ve çift eksenli olan filmimiz, önyargıların, acıların, mutlulukların, sevginin, aşkın hülasa hayata dair bir çok kavramın resm-i geçidi gibi. Bunları o kuzey mizahıyla harmanlayıp, iki saate yakın zamanda izleyiciyi hiç sıkmadan faş ediyor. Samimi ve gerçek bir film. 
   Son on dakikadaki "çözüm" bölümü biraz aceleye gelmiş gibi olsa da filmimiz sağlamdır. Gülümsetir, hüzünlendirir, hayata dair düşündürür. Eee daha ne olsun. Velhasıl öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder