24 Şubat 2016 Çarşamba

'Karıncaların Devrimi" Ortaya Karışık.

 
   "Karıncalar" serisi bana pek yaramıştı. (Bkz.Araknofobi'den kurtulmak)
   Aradan yıllar geçti ve üçüncü kitabın mevcudiyetini öğrendiğimde bünyede inceden bir titreme belirdi. İnternetten satış yapan sitelerde yenisi mafiş. Allahtan Nadir Kitap var. Çok iyi kondisyonda bir baskıya, makul fiyatlarla ulaşabildim.
   Üçüncü kitap da, ilk ikisine benzer bir şekilde yazılmış. İki kanallı ilerleyen bir hikaye ve arada Edmond Wells'in "Görece ve Mutlak Bilgiler Ansiklopedisi"nden inciler. Serinin iki kitabında da aşina olduğumuz karakterler (ki bir kısmı karınca (bildiğiniz karınca) lardır) boy göstermektedir. Bu kez öykünün omurgasına daha önceden bildiğimiz 103 (ki burada cinsiyet edinip bir kraliçe oluyordur) (akıl yürüteceğiniz üzere karıncadır kendileri) ve atarlı ergenimiz Julie oturtuluyor. 
   Julie, bir orman gezisinde meş'um ansiklopedinin üçüncü cildini tesadüfen bulunca olaylar iki (ve hatta üç) kanallı olarak gelişir.
   Okuması akıcı, arada verilen (aşağıdaki gibi) alaminüt bilgilerle (kanonun ve fügün oluşturulma tarzı ve Sabetay Sevi'nin Fransız paradigmasına göre yorumu gibi) ilgiyi tetikleyici bir roman. Ancak bu kez Bayan Werber'in oğlu Bernard biraz balataları yakmış bir şekilde gerçeküstüne yönelmiş sanki. Okuduğunuz akış holivut senaryolarına yakışan bir üslupla bir anda değişiveriyor. Bu bağlamda kitap da macera mı, aksiyon mu, bilimkurgu mu, fantazya mı, polisiye mi olduğu anlaşılamayan bir şeye dönüşüyor. 
   Yazarımızın bir ütopyası olduğu ve bunu bize aktarmak istediği bariz. Bunu; ilk iki kitapta yapmıştı ama bence burada çuvallamaya yakın bir roman var. Yolculuklarda, uyku öncesi okumalarda gideri vardır ama (ilk ikisi gibi) hayatınızda makul bir değişiklik yapmayabilir.
Ekmeğin Tarifi : Unutmuş olanlar için.
Malzemeler :
600 gram un
1 bardak su
2 kahve kaşığı şeker
1 kahve kaşığı tuz, biraz tereyağı.

Maya ve şekeri suya boşaltın ve yarım saat dinlendirin. O zaman kalın ve gri bir köpük oluşur. Unu bir çanağa boşaltın, tuzu ilave edin, ortasında bir çukur açın ve sıvıyı ağır ağır içine boşaltın. Boşaltırken karıştırın. Çanağın üstünü örtün ve ılık, hava akımı olmayan bir yerde bir çeyrek saat dinlendirin. İdeal ısı 27 santigraddır, ama olmazsa daha düşük bir ısı da olabilir. Sıcaklık mayayı öldürebilir. Hamur mayalanınca, elinizle biraz yoğurun. Yeniden otuz dakika daha mayalanmaya bırakın. Daha sonra bir fırında ya da odun külünde bir saat pişirin.

MEDİTASYON : Tasalı, yorucu bir iş günü sonunda, insanın sakin bir yerde kendi kendisiyle başbaşa kalması hoş bir şeydir.
İşte size basit bir pratik meditasyon yöntemi :
Önce, ayaklarınızı hafifçe aralayarak, kollarınızı vücudunuza dokundurmadan uzatarak, ellerinizin ayaları yukarıya dönük olarak, sırt üstü uzanın, iyice gevşeyin.
Alıştırmaya, ayak uçlarına çekilen ve ayak parmaklarından başlayarak yukarı çıktıkça zenginleşen taze kan üstüne yoğunlaşarak başlayın.
Nefesinizi boşaltırken arınmış, oksijenle zenginleşmiş temiz kanı bacaklara, ayak parmaklarının ucuna kadar dağıtan kanla dolup taşan akciğer süngerini görselleştirin.
Karın boşluğundaki organların kirli kanı, üzerinde yoğunlaşarak yeniden nefes alın ve kirli kanı akciğerlerinize götürün. Nefes verirken, karaciğerimizi, dalağımızı, sindirim sistemimizi, cinsel organımızı, kaslarımızı sulayan süzülmüş ve hayatiyet dolu kanı görselleştirin.
Üçüncü nefes alışınızda, ellerin ve parmakların damarlarındaki kanı sorgulayın ve geldiği yere sağlam olarak geri gönderin.
Dördüncüsünde daha da derin nefes alarak beynin kanını soruyun, bütün durgun fikirleri oraan atın, akciğerlerde arınmaya gönderin; sonra enerji, oksijen ve hayatiyet taşan temiz kanı kafatasınıza geri getirin. Her bir evreyi iyice görselleştirin. Nefes alışınızla organizmanın iyileşmesini iyi bağdaştırın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder