Seviyorum polisiyeyi. Yoğunluk gerektiren okumaların arasında bir nefes, can sıkıcı ama iyi bir filmin arasındaki şaka, brokolilerin arasındaki bir şeftali gibi geliyor bana. Ama polisiyeleri de sınıflandırmak gerek.
Kimi (kusur bulmak imkansıza yakın) Agatakristi tarzı severken, kimi Ahmet Ümit hazzeder. Fakir Ahmet Ümit hazzetmezken Lawrence Block tarzı polisiyeleri sever.
Bu türde klişeler bellidir. Alkole meyyal, sıkı yumruk atan, illa ki karşısına latif kıvrımlı cins-i latifler denk gelen, çapraşık meseleleri amansızca çözen, gözünden hiçbir detay kaçmayan bir zehir hafiye ve oku gitsin.
Formül aynı olsa da işleyiş farklıdır. Benim için olmazsa olmazı, kullanılan dildir. Kalemi akıcı, esprileri yerinde bir polisiye dadundan yinmez.
Salmanrüşdi Bey de iş bu romanımız hakkında övgü dolu sözler sarfettiğinden, Barnigunter serisinin 1.kitabından başladık.
Üç günde bitti (iş saatlerinden sonra genellikle bir film izledikten sonra yatmadan önce yapılan okumalarda). Haftasonu başlasam bir günde de bitebilirdi. Yani, kitap hızlı akıyor.
Tüm polisiye klişeleri kullanılmasına karşın, bu serinin ilginç bir detayı var. Olaylar nasyonalsosyalistlerin palazlandığı, bitlerinin kanlandığı dönem Almanyasında geçiyor. Acar hafiyemiz eski Kripo (Alman Mit"i) Barnigunter, dönemin Koç ailesinden aldığı bir işi (acılı babanın kızının katilini ve mücevherlerini bulma) kurcalarken, dönemin başbakanı Goering'i de müşterileri arasına katar (kayıp para sızdırıcı üst düzey bürokratı bulma). Olaylar gelişir.
Arkaplanda : Cesiovıns'ın badem bıyıklı asabi şahsiyete tokat gibi vuran olimpiyat şampiyonlukları, inceden yapılan savaş hazırlıkları, yükselen partiye sadece menfaat için üye olanlar (ki bunlara mart menekşeleri deniyor), toplumda üst düzeye ulaşan azınlık düşmanlığı, kefenliler (aman ne yazıyorum ben !) okuyucuya sunuluyor.
Kitaba getirilecek iki sıkı eleştirim var :
1. Çok fazla isim var. Sonlara doğru aşureye dönüyor.
2. Çok fazla espri var. Sonlara doğru bayıyor.
Yine de, sıkıcı okumaların arasında gider. İkinci kitaba da bir ara başlayacağım. Eleştirdiğim durum kalıcı olursa üçüncüyü okumam. Buraya da yazar, sizleri de haberdar ederim. Gerçi feysbuktan çıktıktan sonra kimse okumuyor galiba ama olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder