Başlık neyse o.... (merak ettiğiniz kitap, film; gitmek istediğiniz rota varsa arattırın belki de bu sefil ağ güncesinde vardır)
22 Ekim 2020 Perşembe
"İşte Tanrılar" Zor Bilimkurgu!
16 Ekim 2020 Cuma
"Cha no aji", "The Taste of Tea", "Çayın Tadı": Güzel Film.
12 Ekim 2020 Pazartesi
"Cumhuriyet Dönemi Türkiye'sinde Bilim" Bilim ve Yakın Tarihe İlgi Duyanlar İçin.
"Dünyalı İstilacılar" Halkla İlişkilerin Zayıf Toplumlarda Önemi!
9 Ekim 2020 Cuma
"Yeraltı Demiryolu" Bilemiyorum Altan!
3 Ekim 2020 Cumartesi
Zaruri Açıklama
Bu satırları okuyan bir avuç kitapsevere zaruri bir açıklama yapmak farzdır!
Efendim uzunca bir süreden sonra 15 günlük bir tatile çıktım (doğrusu ihtiyacım da varmış). Bu sürede dokuz kitap okuyunca, yazdığım kitap tanıtımları da biraz tatsız tuzsuz oldu. Nedir: okumuşum, zihnimde-kalbimde birşeyler olmuş ama tutmuş bunları satıra dökemeden bir başkasına girişmişim, o da bitince bir diğerine. Böyle böyle dokuz (ve hatta yazmadığım birini de sayarsak on) kitap üstüste birikince, yazdıklarım da pek sevimsiz (evlat olsa sevilmez!) olmuş. Ama bu günceyi biraz da kendim için tuttuğumdan (o biri hariç) yazmamazlık edemedim.
Ancak bundan kelli (kelli!) okuduklarımda gerekli donanım yanımda olduğundan yine o fülfürüşlü üsluba dönüş yapılacaktır ümidindeyim.
İyi okumalar, iyi seyirler.
NOT: bu metne nasıl bir kapak koyacağımı bilemedim. Sincap koydum. Sincap iyidir.
"Son Şeyler Ülkesinde" Paul Auster Tarzı Distopya.

"Günce" Palahniuk'dan Gerçeküstü Gerilim.

"Gece Kanatları" Bilimkurgu ile Fantazya Arasında!

"Soruşturma" Lem'den Bilimkurgu Gibi Olmayan Bilimkurgu!
"Sıfır Çemberi" Kısa ve Etkili Bilimkurgu Öyküleri.
"Ölümüne Sadakat" Yaşlanan Haytalar!
"Yezidiler" Didaktik Bakışla Dini Bir Topluluğun Özeti.
1 Ekim 2020 Perşembe
"Bataklık Çiçeği" Oyuncaklı Öyküler.
110 sayfa 13 hikaye.
Selahattin Enis acaip bir adam. Osmanlı'da doğmuş Cumhuriyet'te ölmüş. Naturalist olarak addediliyor (naturalizm hakkında yeterli bilgim olmadığından naturalist yazarlık konusunda bir fikrim yok). Ancak bu onüç öyküsünden anladığım kadarıyla, gördüğü çirkinlikleri, o çirkinliklerin içindeki nadir güzellikleri, trajedileri şımşıkırdak bir dille yazıya aktarmış. Kitaptaki her öykü birbirinden farklı akışlarda. Kimi zaman deneme formuna yaklaşanlar olsa da hayattan kesitler, yahut bir insanın sayıklamaları şeklinde olanları var. Tüm bunların ötesinde yazarımızın kullandığı dil oldukça eski olmasına ve çoğunlukla parantez içinde günümüzdeki anlamı yazılsa da, okuyanı mest edecek bir kesafete sahip.
Vedat Özdemiroğlu'nun bir yazısında görüp merak ettiğim, birçok kitapçıda (on-line olsun, raftakilerde olsun) bulamadığım ve en nihayet zar zor (Gazi Kitabevinin bir şubesinde kalan tek nüshayı getirterek) bir kopya edindiğim kitabın arka kapağında geçen ifadelerden (ve kitaptaki buna benzer bir çok hikayeden) yazarımızın kadınlara karşı bir husumetinin olduğunu çıkarabiliriz. Hatta "Hufre" adlı metnin tümü kadının cinsel organı üzerinden tüm kadınlığa veryansın bir kötüleme olarak adlandırılabilir. Yazarımıza göre yeryüzündeki tüm kötülüklerin, savaşların, yoksulluğun nedeni kadınlar ve cinsel organlarıdır. Okurken edebi hazzı yalnızca dil kullanımında bulabileceğiniz bu öykü derlemesi, o dönemin yaşantısına bir mercek tutmak için faydalı olsa da zihnimde yeni kapılar açamadı. Kiim öyküleri okurken içimde nasıl kaynaklandığını bilemediğim duyguların uyanması (çoksa Sait Faik öykülerinde olur) gerçekleşmedi. Nasıl yazayım bilemedim: kimi öyküler bittikten sonra yazarın o çok bahsettiği "ispirto" (burada alkol demek istiyor!) kokusunu duyar gibi oldum. Kısacası: siz bilirsiniz...
"Nickel Çocukları" Acıtıcı Gerçeklik!
12 Eylül 2020 Cumartesi
"Macario" Eski Mücevher!


"Gösteri Peygamberi" Palahniuk Bildiğiniz Gibi!
Bir başlıyorsunuz, sanki yokuş aşağıya frenleri boşalmış bir kamyonun kasasında tıngırdıyorsunuz. Dibe varıp darbeyi hissedinceye kadar bir "olamamışlık" hissiyatı! Bitmek bilmeyen tespitler, aforizmalar (bir çoğu da haklı ilginç şekilde), aksiyon, gerçekçi olamayacak olağanüstü kurgular, tesadüfler (ki elbette ki olacak "roman" bu!).
Bu kez (ABD'de pek yaygın) mutaassıp tarikatların (Amerikalı İsmailağalılar!) birinin dikkate değmez elemanı Tender Branson üzerinde duruyor Bay Çak. Bir süre sonra kaderin oyuncağı haline gelen zavallı Tendır, düşürmek üzere olduğu bir uçağın karakutusuna anlatıyor romanımızı.
Kesinlikle "şöyle bir kafamı dinleyeyim, huzur bulayım, hamakta okuyayım" kitabı değildir. Şarapla, single malt ile, hele hele rakı (zinhar!) ile hiç gitmez. Olsa olsa absent (o da belki).
7 Eylül 2020 Pazartesi
"I'm Thinking of Ending Things" Gördüğünüz Gibi Değil!


4 Eylül 2020 Cuma
"En chance til" (A Second Chance) İskandinav Dramı!
