15 Mayıs 2021 Cumartesi

"Son Moda Saçmalar" Sokal Olayı ve Ardındakiler/Önündekiler.

   Alan Sokal, matematik; Jean Bricmont fizik profesörü. İkisi de (özellikle sosyal bilimlerdeki) postmodernist yaklaşımlardan rahatsız. Bunların ikisi de (kapitalizmin çekirdeğinden gelmelerine karşın) solcu. Sert bilimlerle hemhal olduklarından soft bilimlerle ilgili birikimleri pek fazla değil ama bu alanda artık işlerin çığırından çıktığını ayar gibi oluyorlar. Sokal, profesör olduğu kadar fırlama bir insan aynı zamanda. 1996'da "Transgressing the Boundaries: Toward a Transformative Hermeneutics of Quantum Gravity" diye baştan aşağı yalan yanlış bir makale yazıyor. Bunu yaparken postmodernist tüm yaklaşımları kullanıyor, ağdalı bir dil/bolca metafor/rasyonel bilim yöntemine saldırı/bulanık amaçlar/neye varılmak istendiğinin açıklanmaması vs. Bu makalesini batı dünyasının saygın sosyal bilimler dergisi Social Text'e gönderiyor ve yazı; postmodernizm eleştirilerine karşı olan cevapların yayımlandığı ay basılıyor (hakemli bir yayın bu ha! saygın bir matbuat! yazınız yayımlandığında bilimsel atıflar yapılabilir!). 
   Sokal, yazının yayımlanmasından sonra dergiye makalesinin baştan aşağı saçma ve parodi olduğunu açıklayan mektuplar gönderiyor ama beyhude. Postmodernist yaklaşım bu yalanyanlış metni postmodernist yaklaşıma dahil etmekte bir beis görmüyor. Bu şaka, akademik camianın postmodernist kanadına atılan şık bir gol olarak geçiyor ve "Sokal Vakası" olarak biliniyor.
   Sokal&Brickmont ikilisi bunun üzerine bu konuyu biraz açarak Postmodern Aydınların Bilimi Kötüye Kullanmaları "Son Moda Saçmalar" diye bir kitap yazıyor. Kitap, postmodern camiada değilse bile rasyonel bilim insanları tarafından çok beğeniliyor ve eleştirdiği kişilerden bir cevap alınamıyor (çünkü okuduğunuzda anlıyorsunuz ki, cevap verebilecek bir hal içinde değiller). 
   Kitapta genel olarak Fransız düşün hayatında önemli olan isimlerin (bunların tümü de sosyal bilimlerde (psikanaliz/kadın çalışmaları/sosyoloji vs.)) "çığır açan" makalelerinde kullandıkları bilimsel enstrümanların nasıl da kötü kullanıldığının faş edilmesi konu ediliyor. Lacan, Kristeva, Irigaray, Latour Baudrillar, Guattari, Deleuze, Virilio başta olmak üzere postmodernizmin küçük çaplı tanrıları bu salvodan kurtulamıyorlar. Bu isimler, açıklamaya çalıştıkları sosyal olgularda sert bilim terimlerini çokça ve içeriğini doğru dürüst bilmeden fütursuzca kullanıyorlar. Burada onlara sağlam bir "Dur" çekiliyor. 
   Önceden belirteyim: 312 sayfalık kitabımız dalgacı bir üslupla yazılmasına karşın oldukça akademik bir çerçevede yazılmış. Normal bir bölümün sayfalarının neredeyse yarısı dipnotlardan oluşuyor. Akademik makale okumaya şerbetli değilseniz (özellikle yazarların eleştirildiği bölümler) biraz bayıcı olabilir. Ancak bu bölümlerin haricinde kalan yerler; çok önemli ve çok kolay okunuyor. 
   Sevgili kitapseverler: bu topraklarda pek yerleşik olmadığından bilemiyoruz ama felsefe hayatı biçimlendiriyor. Bilimi, toplumu, iletişimi biçimlendiriyor. Felsefi yaklaşımlar, biz anlamasak da bir şekilde bizi buluyor, farkında olmadan etkiliyor. Şu an postmodernizmin etkisindeyiz. Bu tehlikeli! Hafiften mistisizme, fundamentalizme, astrolojiye kayıyoruz. Bu altımızdaki sağlam zeminin kayganlaşması demek. Bunun için 2013'de memleketimde basılan ancak bir türlü bulunamayan bu matbuatı edinip, okuyup, anlayıp, muhakemenizde kullanmanızda çeşitli faydalar vardır. Hararetle öneriyorum!
PS: Bu ve postmodernizmi kıyasıya eleştiren bir önceki tanıtımımızın olduğu kitap serisini bulabilmek çok zor. Ancak nadir kitap satan yerlerden yahut yayınevlerinin depolarından alabiliyorsunuz. Üstelik ilk baskıları çoktan tükendiği halde. Bu durum size garip gelmiyor mu? Bana geliyor da!

2 yorum:

  1. Şu yalan makale olayını duyduğumu hatırlar gibiyim... de, lacan, delüz, kristeva, bodrilar... Uuuu, bayağı iyiymiş o zaman!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ağır toplara ağır saldırmışlar (haksız da değiller) :)

      Sil