3 Şubat 2021 Çarşamba

"Turgut Reis" Eskimez, Bitmez, Sıkmaz!

 
   İlk okuduğumda 13-14 yaşlarındaydım. Sarsmıştı beni. Bu sarsıntı, genellikle denizin üstünde geçirilen bir işi seçmemde etkili olmuş mudur? Olabilir! Herneyse 30'lu yaşlarda bir kez daha okudum, yine bombastikti. 50'den 60'a neredeyse yarıyola geldiğimde bir kez daha okumalıyım dedim, oturdum başına. Sular seller gibi aktı gitti. Ancak bu kez ( bir ağ güncesi tuttuğumdan ve hissettiklerimi paylaştığımdan, biraz daha eleştirel gözle okudum. Fakir kim? Balıkçıyı eleştirmek kim? Bu konuda ne söylenebilir ki? Ancak şöyle bir özet geçebiliriz. 
   Halikarnas Balıkçısı (ki pek asil ailesinin taşımaya yüksündüğü soyadından çok daha samimi, sıcak gelir kulağıma), yarım asırdan fazla yaşadığı Sıralovaz yarımadasının (Bodrum'da) ünlü sakini Turgut Reis'in hayatını (biraz da destanlaştırarak) 300 küsur sayfaya sığıdırmış (benim okuduğum baskı 328 sayfaydı). Reis'in hayatının ilk yılları ve korsanlığa iktisap edinceye kadar olan süre okuyanın zihnine hoşluklar yayar. Korsanlığının ilk yılları da destansı bir anlatımla aktarılmış. Ancak kitabın ortalarından başlayarak birazcık didaktik sayfalar geliyor. Bir de denizcilik jargonuna aşina olmayanlar "burada neler oluyor yahu!" hissiyatına kapılabilirler. Denizcilik (bilhassa yelken) jargonu kitabımızın sayfaları arasındaki deniz tuzu gibi her bölümde burnunuzu yakıyor. Nedir: bozkırın ortasında, karantina günlerinde fakirin burnunun en çok aradığı şey deniz tuzudur. O yüzden, düz okura biraz meşakkatli gelebilecek bu okuma eylemi, bendenize "elle gelen düğün bayramdır" diyerek gerçekleştirildi. 
   Balıkçının yazdıkları; 16.yüzyılda Akdeniz'in nasıl olup da bir Türk gölü haline geldiğini göstermesi açısından özellikle öğreticidir. Alicante'ye, Palermo'ya, Cagliari'ye, Roma'ya gittiğimde yaşlıların "Türk'üm" dediklerinde gözlerinde beliren düşmanlığı anlamam daha kolay oldu (bu düşmanlık özellikle İspanya'da elle tutulur biçimdeydi). Ben olsam belki ben de öyle bakardım (eleştirmemek gerek). Neden bahriyemizin ilk denizaltılardan birinin adının "TCG CERBE" olduğunu (kitapta Cirbe yazılıyor) daha iyi idrak ettim (hep merak ederdim niye Tunus'un bir adasının ismi (üstelik de azıcık) denizaltılarımızdan birinin adı diye). Daha önce merak ettiğim bir çok sorunun cevabını buldum, güzel vakit geçirdim, Balıkçının ruhuna rahmet okudum. Daha ne olsun! Bu okudukça eskimez, yeni baskılarının yapılması bitmez (55 yıl önce 1966'da yazılmış, hala baskısı yapılıyor, satışı da var), okuyanı da asla sıkmaz kitabı hararetle öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder