20 Şubat 2021 Cumartesi

"Enstitü" King Yine Zanaatını Konuşturuyor.

   Talihsiz olaylar silsilesi sonucunda polislikten ayrılan Tim, tesadüfler sonucunda orta Batının ücra kasabalarından birinde gece bekçiliğine başlar. Luke ise aşırı yüksek zekasının kendini toplumdan ayrıştırmasına (geek'lik-nerd'lük müessesesi) izin vermeyecek sosyalliği başarabilen istisnai bir çocukcağızdır. Olaylar gelişir.
   73 yaşında olmasına, Kule serisinin sonlarında ciddi bir trafik kazası geçirmesine, gençliğinde oldukça fazla bilinç açıcı çeşitli maddeler kullanmasına karşın zenaatinden hiç geri kalmayan Sai King'in, dilimizdeki son kitabı. Stiivın bey'in 2018'de kaybettiği bir dostuna da içten bir ithaf niteliğindeki son notu da dahil edilirse 615 sayfa. 
   Yazarımız bir zenaatkâr. Bunu kendi de söylüyor. Eserleri hiçbir zaman yüksek edebiyat sınıfına giremeyecektir (ancak ABD üniversitelerinde kullandığı dil üzerine yapılan doktora çalışmaları vardır (orijinal dilinde okunduğunda İngilizceye takla attırmaktadır)). Ne var ki ABD'nin başka ülkelere ihraç ettiği en bilinen yazardır. Yazdıkları felaket çoksatar, sinemaya en fazla uyarlananlardan olmuştur. Kendisinin yazma sanatı ile ilgili dilimize de çevrilmiş şımşıkırdak bir kitabı vardır (Bkz.Bağlantı). Bu kitabı, yazmaya hallenen tüm kalem efendilerinin okuması gerektir. İçinde çok pragmatik, çok faydalı ve yazmaya niyetlenenlerin bilmesi gereken, olmazsa olmaz bilgiler, faideli öneriler vardır. 
   Kendisinin prensibi bellidir. Dil çok akıcı olacak, karakterler/yerler/zamanın ruhu çok iyi betimlenecek (öyle ki yazılanlar zihninizde muhakka canlanacak). Olay örgüsü birbirinden uzak kimlikler ve yerler üzerinden başlasa bile daha sonra bunlar birleşecek, döngü hızlanacak, son sayfalarda aksiyon pik yapacak, standart ithaf yazıları (gerçi bu kez George R.R.Martin'den yaptığı alıntı şıktı!), nihayet İstiklal Marşı ve kapanış. Elime aldığım her kitabında bu formül şaşmadı. Her seferinde aynı yemeği taam ediyor gibi hissetmeme karşın, piyasaya ilk çıktığında hemen (üstelik fiyatlıdır da kitapları!) edindiğim ve bitirdiğim kitaplardır (gerçi bu kez birinciliği sevgili Kitaplık'a kaptırdık (kaybedilen böylesi birinciliklerin hıç kıskanılmaması (bilâkis ruha şetaret vermesi) ne güzel!)). 
   Nedir: çok fazla sorular sordurmaz, durup düşünmezsiniz ama sıkıcı/yorucu/rutin bir çalışma gününün ardından okuyana güzel bir akış sağlar, zihninizde ara verdiğiniz (senaryoyu King'in yazdığı ama sizin yönettiğiniz) sinema filmine bir gün önce kaldığınız yerden devam edersiniz. Kitap okumaktan beklentiniz buysa; (günümüzde bir çok okurun böyledir) sizi tatmin eder. Haliyle okumaya yeni başlayanlara hararetle önerilir (Sai King'in tayfası ise çoktan okumuşlardır). 

3 yorum:

  1. Her zamanki gibi çok naziksiniz çok teşekkür ederim:) gerçekten dediğiniz gibi formül var, yazarın eski klasiklerini özlüyorum doğrusu Christie, korku ağı, sadist... Ama yüksek edebiyat olmak için illa "ötekilestirilmiş kösnüllükler" mi lazım? Bence burada biraz da çok satarlara karşı bir önyargı da var. Kule serisinde sanat yoktu diyemeyiz bence:) bunca yıldan sonra sevgili King'i aileden biri gibi savunmak boynumuzun borcu:)) elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aman efendim "yüksek edebiyata giremez" derken kendi görüşümü değil edebiyat eleştirmenlerinin görüşünü yansıtıyordum. Yoksa Sevgili King, "yüksek edebiyat" olsun olmasın benim ilk gözağrılarımdandır. taa "Göz"den beri de külliyatına kütüphanemde ayrı bir raf (artık bir raf yetmiyor tabi:)) tahsislidir. Yine yazsın, yine severek okuyalım!

      Sil
    2. Olur mu, sizin koyu bir King hayranı olduğunuzu bilmez miyim, ben konu açılınca pek kabul gören bu görüşü eleştirmek istemiştim; hatırlar mısınız bilmem Lost dizisinde bile geçmişti yıllar önce "edebiyat bile değil" diye..:)

      Sil