19 Mayıs 2014 Pazartesi

"After the Dark" Ortaya Karışık Felsefe...

   Filmin başladıktan sonraki ilk on dakika nasıl mutlu oldum anlatamam !... Dedim "tamam ikinci bir "The Man From Earth" vakasıyla karşı karşıyayım." 
   Filmin tamamının bir derslikte geçtiği halde karakterlerin aniden post-akoliptik bir dekorun ortasına ışınlanmaları. Her karaktere, betimleyici özellikler atanması, genelgeçer hayatta kalma içgüdülerinin ortaya çıkması, "sonsuz maymun" gibi felsefi göndermelerin video klipler şeklinde ardı ardına verilmesi, tanınmamış oyuncuların yer alması, Jakarta gibi mistik bir coğrafyada zuhur etmesi, öğretmenin her halukarda gıcık olması, şairin ilk elemede vurulması, hep vurulması ("zaten bizi her gün kurşuna diziyorlar" şiirin peygamberine de buradan bir selam çakalım !), alternatifler zenginleştikçe seçimlerin bencilleşmesi, dekorkostümözelefektlerin güzel olması falan fakiri sine vect (sözcüğün anlamını merak eden üstüne tıklasın) içinde bırakmıştı.
   Ancak üzülerek itiraf etmeliyim ki : ilk bir saatten sonra filmimiz bademe bağlamıştır. (negzel film eleştiriyurum.) Gerek kurgu, gerek senaryo olarak ilk yarıda insanı çişe götürtmeyen kordelamız her nedense ikinci yarıdan itibaren dibi bulmuş, fakir : kibarlığından ileri de sarmamış ve kırkbeş (45) dakikasını ziyan zebil etmiştir. 
   Hele son on dakikada dibin daha da dibine vuran pelikulamız; tüm o felsefi göndermelerin, bizans entrikalarının, hokkabaz kutularının; ergen bir kıskançlık sonucu olduğunu ifşa edince, izleyiciye güzel bir "yuh" çekmekten başka çare bırakmamıştır. 
   Oysa ki baştaki kurgu devam ettirilebilse ve sondaki vermek istenilen ama bir türlü verilemeyen meşaz (seçiyorum o halde varım !) daha açık verilse, en son on dakika silinse, en en son 30 saniye hiç çekilmese, belki izlenmeye değer olabilirdi.
   Heyhat !
   Filmimizi tek kelimeyle özetleyecek olursa işte bu kelime âdeta bunun için bulunmuş.
   Heyhat...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder