7 Eylül 2019 Cumartesi

"Antilop ve Flurya" Yeni Distopyaya Giriş!

    Bir bilimkurgu müptelası olarak bugüne dek okumamaktan hicap duyduğum kitaptır. Damızlık Kızın Öyküsü falan televizyon serisi olarak popülerleşince bir dikkatimi çekmişti ancak bugüne kadar olmadı (popülerden kaçma kaygısı). Mutad üzre en bilinenlerinden değil az bulunanlarından seçtim kitabı. 
   Üç zamanlı bir akışı var. Anlatılan zaman, hatırlanan zamanlar ve daha eskisi. Bozulmuş, insansızlaşmış bir dünyaya açıyoruz ilk sayfaları. Kendine Kar Adamı diyen bir münzevi, anlamadığımız lakaplar (antilop, flurya, fluryanın çocukları) çevresinde bir çevreyi anlatıyor. Feci bir dünya. Sayfalar ilerledikçe buraya nasıl gelindiğini yavaş yavaş anlıyoruz. Olayların çekirdeğinde bir aşk üçgeni var. İki erkek, bir kadın. Üstelik dünyanın feci durumunun da sorumlusu onlar. Aralarında yaşananı aşk değil ancak saplantı olarak değerlendirebiliriz. Tüm bu olanların çerçevesi ise oldukça iç karartıcı. Hatırlanan zamanlardaki dünya, anlatılan zamanlardakinden daha depresif, daha karamsar sanki. 
   Dünya; şirketler ve normal insanlar olarak ikiye bölünmüş. Kaynaklar bitmek üzere, insan nüfusu sınırları zorluyor, kapitalizm almış yürümüş (adeta Blade Runner dünyası (dünyadışı kolonileşme olmadan ama)), hazlar bayağılaşmış, anlam azalmış... diye uzun zaman betimlerim ama okumadan olmaz, okumak gerek. Sonra olaylar gelişiyor.
   424 sayfa Dost Körpe'nin özenli çevirisiyle çabucak akıyor. Üstelik ilk kez okuduğum ve başlarda akışa girmenin çaba gerektirdiği bir metinde. Bunda anlatılan dünyaya gittikçe hızlanan bir şekilde yaklaşmamızı idrak etmemin önemli bir etkisi var herhalde. 
   Çaresiz, Bayan Atwood'un diğer kitaplarını da okuyacağız. Sizlere de aynısını yapmanızı öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder