Açılış ve kapanış çarpıcı bir trajedi. Dil; nasıl diyeyim bilmem hem eski (eski demeyelim de otantik) hem çok cezbedici. Kurgu, zaman zaman detaya inildiğinde genel örgüsünden uzaklaşıyor (ama konudan kopacak kadar uzun boylu değil). Gözlemler olağanüstü. Tespitler çarpıcı (taşradaki rakı alışkanlığı tespiti fakiri kendinden geçirmiştir). Tasvirler hemen göz önüne gelircesine canlı. Temelde insan hikayesi alınsa da; döneme ilişkin siyasi, sosyal; ruha ilişkin psikolojik (ve hatta psikoanalitik) gözlemler ilgi çekici.
Kuyucaklı Yusuf'un öyküsü...
Sabahattin Ali, ilk romanında (220 sayfalık bir novella da diyebiliriz) öykücü şapkasını bir kenara bırakıp şık bir romancı şapkası takmış. Zamanında filmi de çevrilmiş (kast çok ilgi çekici Yusuf'u Talat Bulut, Muazzez'i Derya Arbaş, Selahattin Bey'i Ahmet Mekin canlandırmış. (ki çok isabetli tercihlerdir)). Bulabilirsem izlemeyi çok isterim. Dün başladım, bugün bitti. O kadar sürükleyici. Bu yaşıma dek okumadığım için hicap duyuyorum. E-kitap iktifa etmez, kağıt sureti kitaplığımda dursun isterim. Ve daha da çok isterdim ki : başlar gibi biten kitabın sonunun bir devamı gelebilseydi. Heyhat : ortayaşlı fotografilerini bulamadığımız Sabahattin Ali (41 yaşında ölmüş yahut (daha da mümkün) öldürülmüştür) Yusuf'un hikayesini ikmâl edememiştir.
Kitapseverler (neşirperverler mi demeli ? bilmem ki ?) okumalı, tarihle rabıtası olanlar ıskalamamalı ve hatta nadanlar bile es geçmemelidirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder