Araştırmacı gazetecilik bitiyor. Aslında gazetecilik bitiyor ya, neyse...
Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan mahpuslukta yazmışlar kitabı. Yine başka bir mahpus meslektaşlarına Doğan Yurdakul'a da bir önsöz yazdırmışlar.
Wikileaks denilen bir şey var. Assange daha önce de buna benzer şeyler yapmıştı ama 28 Kasım 2010'da 251 bin 287 adet ABD Dışişlerine ait yazışma yayınlanmaya başladı. Washington'dan sonra 7 bin 918 kriptoyla Ankara ikinci sıradaydı. ABD Dışişleri Bakanlığı sızdırılan kriptoların gerçekliğini inkar etmedi. "Bunlar kişilerin kendi görüşleridir, kurumların değil" babında zevahiri dahi kurtarmayacak açıklamalar yaptılar.
Sızdırılan bilgi çok kapsamlıydı. Hazmedecek çok fazla içerik vardı. Maalesef araştırmacılarda bu içeriği araştıracak ne zaman ne de "siyasi rüzgar" vardı. Düz insanlar maalesef etraflarında olup bitene (eğer yemek pişirilmiyorsa, evlenilmiyorsa, yarışılmıyorsa, gıybete dalınmıyorsa) ilgisizdi. İşte bu şartlar altında bu iki deli adam bu yazışmaları incelemeye, son dönem siyasi gelişmelere eklemlemeye başladılar, tam kitap bitiyordu ki hapse tıkıldılar. Orada da pes etmeyip (bilgisayar ve daktilo kullanmalarına izin verilmediğinden) kitabı elle yazmak pahasına bitirdiler. Tabiy ki de Barış Pehlivan kitap yayınlanır yayınlanmaz hemen aynı koğuşta yattığı Soner Yalçın'dan başka bir yere naklediliyor (al sana ceza gibi uygulama). Neyse yazmaya mecalim yok. Uzuyor gidiyor.
Kitapta; necip medyamızın görmediği (görmezden geldiği) nice kripto, lineer siyasi gelişmelere eklemlenip okurun dikkatine sunuluyor. Neler yok ki ? ABD'nin gözünden Abdullah Gül, Cemaat, dönemin muktedir askerleri, Balyoz/Ergenekon davaları, PKK, çuval krizi, AB ilişkileri ve daha neler...
Okuyun, okutun, aydınlanın. Böyle gazetecileri hep iş başında ve sevdikleriyle birlikte (aşağıdaki gibi) görmek isteriz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder