8 Mayıs 2021 Cumartesi

Üç Gizem Filmi: "Marionette", "The Uninvited" ve "Jonathan"

   Takip ettiğim nadir ağ güncelerinden Kitaplık'ın yazarından aldığım izleme tavsiyesiyle izlediğim üç filmi, bu iyi film kıtlığında izleyecek birşey bulamayan sinefillerin dikkatlerine sunarım (bu mecranın böyle faydaları da oluyor işte!).

Marionette (2020)

   Psikiatrist Merien Vintır, yaşadığı travmanın ardından şımşıkırdak işini ve upper Niyork'u geride bırakarak islisislipispuslu İskoçya'ya taşınır, bu da yetmezmiş gibi ürkütücü bir psikiatri kliniğinde işe başlar. Selefi (filmin başında da görürüz zati) benzin banyosunun ardından kibriti çakmıştır. İşe koyulur, hastalarından biri oldukça değişiktir. 10 Yaşındaki Manny, agresif/defresif çizimlerinde geleceğe yönelik tahminlerini çizer ve bunlar gerçekleşmeye başlar. Bu da yetmezmiş gibi Meni kopili, Merien'e (adeta bir Omen bebesiymişçesine) hayın bakışlar fırlatır, erkek arkadaşının muhtemel ölümüne ilişkin birşeyler yumurtlar ve daha neler. 
    İki saate yakın süre boyunca kimi mantıksal ve rasyonel hatalara takılabilirsiniz (aniden çekmecede beliriveren tabancalar, havalandırma kanalından gelen meçhul sesler ve bir noktadan sonra Merien'cığın zıvanadan çıkması). Takılmayın. Bunlar son 10 dakikada yaşacağınız aydınlanmadan sonra kemerin en son oturtulan kilit taşı gibi şık diye yerine oturacak. 
   Kendi hesabıma hiç sıkılmadan ve sonundaki aydınlanmayla yaşadığım iyi bir final duygusuyla pek güzel izleniyor. Öyle aman aman tanınmış oyuncular yok, ama iyi bir gizem filmi için buna da gerek yok. Bu film kıtlığında öneririm.


The Uninvited (2009)

   Anna'nın hasta anacığı bir yangında ölür. Anna bu durumla başedemez ve bir kliniğe yatmak zorunda kalır. İyileşir gibi olunca bir de ne görsün: Annesinin bakıcısı gençfettankötücül hemşire ve babası aynı evde. Tek müttefiki kızkardeşi ile bu durumla nasıl başa çıkacaklarını düşünürler. Bu arada kötü karakter Reyçıl, kızlara yapmadığını bırakmıyordur.

   İtiraf edeyim ilk 20 dakikadan sonra kitap okudum, güvercinimi pek sardığı için o izledi, ben gözucuyla takip ettim. 1s27d'lık filmimizin ilk 75 dakikası o kadar beylik ve seyirciyi önceden belirlenmiş bir yöne güdüyor ki, sonunda nasıl bir şaşırtmaca olacak ve fakir hayretlere garkolacak düşüncesiyle sonunu getirmem gerekir diye düşündüm. 

   Öyle de oldu! Evet, filmimiz türün bilinen tüm klişelerini kullanıyor (o hoplatmalı zıplatmalı korkutmaca sahneleri, tekinsiz karanlıklar, sırasız ölümler vs.) ancak sonda yaptığı twist (ne işim olur twistle!) şaşırtmaca, en dikkatli sinefile bile "hımm bunu bir kere daha izleyeyim de, neler olup bittiğini daha iyi göreyim bari" dedirtiyor.

   Bu da izleme listenizin bir yerinde kalsın! 


Jonathan (2018)

   Bu üç filmin içinde en az gizem barındıran ve izleyicide türü hakkında çeşitli kararsızlıklar yaşatan 1s.35d'lık bir pelikuladır.

   Jonathan ve John aynı bedeni kullanan ve ayrı bilinçlere sahip iki kardeştir. Nasıl olur öyle şey? demeyiniz. Filmimizde oluyor. İzleyiciler olarak biz sadece sabah 7'den akşam 7'ye aktif olan Jonathan'ı görüp tanıyoruz. Akşam 7, sabah 7'ci kardeşi John ise ancak günlük olarak kaydettiği video görüntülerinde beliriyor. Jonathan; düzenli, titiz, kurallara sadık, zeki, beğeni sahibi (anladığımız kadarıyla bu garip ikilinin geçimini de sağlayan) pek didaktik bir tiptir. John ise daha serkeş, laylaylom, bencil, kuralları esneten, yalanlar uyduran bir kişiliktir. Derken, John Jonathan'dan habersiz bir kız arkadaş yapar, olaylar gelişir.

   İlk yarım saatte izlediklerimi idrak etmeye çalıştım, zira yönetmenimizin izleyiciye bu kadar girift bir durumu açıklama gibi bir çabası yok. Siz olaylara kenarından bakıyorsunuz (ama ne olaylar!), işin içyüzünü de anlamak sizin elinizde. Şimdi bu filme bilimkurgu diyemeyiz (IMDb'yi yalanlama seansı başlasın) Suvin'in genel kabul gören bilimkurgu tanımına uyan iki öğe (novum ve bilişsel yadırgatma) burada yok. Dram da denilemez (dramatik olaylar var ama izleyiciye ajitasyon yapılmıyor). Öyleyse ne? Bilmiyorum. Sadece bu egzantrik senaryoyu anlayıp Jonathan/John ikilisinin yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışırsanız oldukça dar bir çerçeveden bakarsınız kordelamıza, lakin iki kardeşin paylaştığı bedeni, dünya/ülke/bölge/şehir ve hatta aile olarak değerlendirirseniz, önünüzde çeşitli kapılar açılır. Şöyle toparlayayım; iç rahatlatan, merakla izlenen bir film değildir ama geniş açıyla izlendiğinde kafa açar. Sadece meraklılarına.


Haydi iyi seyirler...

2 yorum:

  1. izlemiş ve beğenmişsiniz, çok sevindim, güzel bir sürpriz oldu, ayrıca nazik sözleriniz için çok teşekkür ederim:) yorumlarınıza aynen katılıyorum, uninvited'de en çok görüntüleri seviyorum:) son olarak izleyip geçer not verdiğim üç film Forgotten (2017, Güney Kore), Stoweaway ve Things Heard&Seen... İyi seyirler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl ben önerileriniz için teşekkür ederim, size de iyi seyirler :)

      Sil