Toplumun içinde olamamış iki insan. Biri çolaklığını, diğeri otizmini (öyle olduğunu zannediyorum) bahane ederek, kalabalıklara karışmamayı yeğlemiş. Tesadüfen aynı yerde çalışmaya başlayınca (çalıştıkları yer de bir mezbahadır ha ! (kan tutanlar, veganlar uzak dursun)) bir nedenle aynı rüyaları gördüklerini anlarlar ve olaylar gelişir.
Oskara aday, Altın Ayıyı kapmış, irili ufaklı 14 ödülü, 16 adaylığı var. Macar işi. Açılış sahnesi ile ipucunu veriyor, devamında da geyiklerle (mecazi değil gerçek geyik) öyküye paralel ilerliyoruz. İki saate yakın olmayıp biraz kısaltılsa daha kolay izlenilebilirliği var ama yönetmen Enyedi Bey'in içinden daha kısaltmak gelmemiş (saygı duyuyorum). Hem başroller hem yardımcı karakterler, usta işi dokunuşlarla güzel güzel işlenmiş. Hem izlettiriyor, hem düşündürüyor. Fakir, aşk filmi sevmemesine karşın, bittiğinde zihninde beliren düşüncelerde; bu "geçici çılgınlık" ve hatta "hastalık" olarak nitelendirilen bombastik duygu hakkında çeşitlemeler yaptı. Bir film için az şey değildir.
Aşkla hemhal olmuş, olmaya niyetlenen sinefiller (izlemek biraz yorucu olsa da) kaçırmasınlar (bunun dışında kalan tayfaya da acaip hüzünleniyorum).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder