1 Kasım 2018 Perşembe

"Vakıf" Asimov'dan Serinin İlk Bölümü.

 
   Isaac Asimov, Filadelfiya Tersanesinde çalışırken aklına Gibbon'un "Roma İmparatorluğu'nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi" eseri gelir ve buna öykünerek dört kısa öykü yazar. Bunlar, 1942 ve 1950'lerde bir bilimkurgu dergisinde yayımlanır. 1951'de bu dört öyküyü birleştirici bir öykü ile önceki dört öykü birleştirilir. Ünlü "Vakıf" serisinin ilk kitabı böylece çıkmış olur. Bu macera 1993'de yayımlanan "Vakıf İleri" adlı romana kadar devam edecektir.
   Arakolpa'nın Vakıf'la ilk rabıtası, bilimkurguya pek heveslendiği yeniyetmelik dönemlerinde başlar. Sosyoloji ve siyasete ilgi duymadığından asla bitirilemez. Derken geçen hafta yine okumaya başlanır bu kez biter.
   Serinin devamını (henüz) okumadığımdan genel bir değerlendirme yapmak zor. Asimov, kalemi akıcı bir yazar. Ancak kitabı genel olarak bilimkurgu türünden ziyade sosyolojik/siyasal kurgu olarak tanımlamak, bana daha doğru geliyor.
   Psikotarih denen bilimin (ki ilk kitapta bunun metodolojisi pek açıklanmıyor) kitabın eksenine oturduğunu görüyor, sonraki yüzyıllarda da bu bilimin tıkır tıkır (ama nasıl olduğunu bilmeden) işlediğini farkediyoruz. Seri boyunca adını sık sık duyacağımız Hari Seldon, başlarda şöyle bir görünüp kayboluyor. Biz onun öngördüğü geleceği yaşarken iki yüzyıl boyunca değişik kişilerle tanışıyoruz. Dört hikayede farklı kişilikler, farklı zaman aralıkları işlenmiş. En çarpıcı fikirse bilimin, din ve ticareti kullanarak bir imparatorluğu tekrar oluşturması. Ayzek Bey, bilim ve din arasındaki soğukluğu böyle şükela bir formülle gidermiş, araya ticareti de sokmuş ve vakıf almış yürümüş...
   Romandaki bilimsel dokunuşlar çok az ve yazar genellikle siyasal meselelere yoğunlaşmış. Okurken "Emret Bakanım"ın ciddi versiyonlarını izliyormuş gibi oldum. Nükleer güç ve şiddet karşıtlığı her öyküde vurgulanmış. Bilimdin karmasının nelere muktedir olabileceğini düşünmek için ilginç bir okuma olabilir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder