Kız Fusi'ye "Bence harika bir adamsın ama hepsi bu. Biliyorsun değil mi ?" der. Fusi biliyordur, daha fazlasını da talep etmemektedir. Fusi işinden izin alıp, bipolar arkadaşı işsiz kalmasın diye onun yerine çöpçülük yapar, evini toparlar, kahvaltıda omletler kızartır, portakal suları sıkar, kedisini besler, balık şnitzeller yapar. Sırf iyilikten.
Fusi; 40'lı yaşların başında. Annesiyle yaşıyor (biraz buyurgan, baskın ve dırdırcı bir karakter), naif hobileri var (2.dünya savaşı tank savaşlarını maketlerle canlandırmak, maket monster truck (ne işim olur monster truckla) canavar kamyonlarla oynamak, ekşınmen biriktirmek), kimseye kötülük etmiyor, içki içmemeye gayret ediyor (yaramıyor ona), kin gütmüyor, becerikli, yalan söylemiyor, kibar, iyi kalpli, geceleri dağıtmak derken arabasını denize karşı park edip radyodan şarkı istemeyi biliyor, değişmez rutinleri var (her cuma aynı uyduruk lokantada aynı mönüyü ısmarlamak gibi). Fusi 140 kilo civarında. Belki bu yüzden belki de kişisel özelliklerinden; dışarıda o. 40'lı yaşlarda ama 14 civarında kalmış, içeri girememiş. Hayır zihinsel değil fıtrat özelliklerinden. Fit, trendi, modern yeni toplum onu içeri almıyor. Fusi de bu durumdan şikayetçi değil. Ama birşeyler oluyor, zorla bir dans kursuna falan katılıyor, olaylar gelişiyor.
Dagur Kari'yi izliyormuşum farkında olmadan. The Good Hearth'ı eleştirmenler beğenmiyorlar. Beğenmesinler. Ben seviyorum. İki yılda bir izlerim. Hep hoşuma gider.
Noi Albinoi'yi de sevmiştim. Demek ki Bay Dagur'un tarzını seviyormuşum.
Fusi de aynı hissi verdi (ne akla hizmetle afişe "Bakir Dağ" adını koymuşlar bilmem). Bir incelik, bir yalnızlık (fırtınada sallanıp duran ve ışık saçan o sokak lambası), sakin bir akış, çizgi üstü bir müzik.
Holivut sevenler uzak dursun. Filmlik bir durum yok. Düz hayat var. Ama ince görenler, incelikleri görecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder