Okumada züppelik mi yoksa başka bir şey mi bilmiyorum ama çok satanları okumamayı (en azından hemen okumamayı) tercih ediyorum.
Bu bir istisna.
Peter Straub gibi fikirlerine değer verdiğim bir yazar ve daha bir çok saygın kurumdan olumlu eleştiriler almış bir korku romanına kayıtsız kalamadım ve Coşmelermın'ın "Kuş Kutusu" ya da "mükemmel" kitap ismi tercümesiyle "Kafes"ine daldım.
Korku romanlarının bir olmazsa olmazı "korkulacak nesne"yi bulma işidir. Bu : vampir olur, cin olur, kurtadam olur, (en güzeli) insan olur. Bay Melermın burada kurnazca bir hile yaparak, korkulan nesneyi bilinmeyen birşeyler yapmış. Öyle ki; gördüğünüz anda, ayarlar alt üst olup intihar ve cinayete varan kötü sonuçlarla karşılaşılıyor.
İki kanallı ilerleyen bir olay örgüsünde, Melori'nin (esas kız) dört yıl öncesinden başlayıp o ana devam eden öyküsünü okuyoruz. Bayan Melermın'ın kurnaz oğlu bir cinlik yapıp paralel öykülerden birini olay örgüsünün en gerilimli yerinden başlatıyor. Melori'nin anabasisinde dört yıl önceki olayları da görüp, kişileri ve gelişmeleri bir çerçeveye oturtabiliyoruz.
Ben iş çıkışı okumalarla (ki araya bir film falan da girdi (ki birlikte hoş vakit geçirdiğim ve buna zaman ayırdığım bir ailem de var)) iki günde bitirdim. Öyle merak ettiğimden, sonunu beklediğimden falan değil. Kitap hızlı okunuyor.
Hoşuma gitmedi.
İkinciye okuduğumda belki başka tatlar alabileceğim. Kim bilir yazar belki de sosyolojik bir tespit, eleştiri de yapmıştır ? Ama bana Hosesaramago'nun "Körlük" kitabının tam tersine işlenmesi gibi geldi. Üstelik onda bilinmeyen kortutuculuklar olmadığı gibi bu kitabın aksine daha fazla gerilim vardı. Neyse ne. Moda kitaplar okumayı sevenler okumuşlardır zaten. Önerim : Saramago'nun kitabını okumadıysanız onu okuyun daha iyi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder