1980'li yıllar İspanya. Feci halde Missisipi deltasına benzeyen bir coğrafyada (İspanya'yı Alabama'ya benzetmek de ne ironidir ha !), iki sürgün dedektif bir kayıp vakasını araştırırken seri cinayetlere ulaşır, bunlar olayı çözmeye hallenirler.
Arkaplanda ciddi olarak ülkenin yaşadığı siyasal atmosferi görüyoruz. Artan olaylar, grevler, direnişler, işçi patron anlaşmazlıkları. Dedektiflerden birinin daha demokrat olması, diğerinin ise Franko derin devletinin bakiyesi olması; izleyiciyi daha en baştan bir taraf tutmaya zorluyor.
Demokrat olanımız (ki feci halde "Yalan Dünya"daki Zorbey karakterine benzemektedir) daha pasif bir yol izlerken Frankocu yeşil Juan (yurdum insanı için) "bildik" yöntemlerle sonuca daha çabuk ulaşmaktadır.
Son derece düz bir şekilde olayları aktarmayı tercih eden filmimiz; arada yaptığı uzak tepeden çekimlerle, şu yerkürede aslında ne kadar küçük bir yer kapladığımızı pek de güzel anımsatıyor.
Kasaba sıkıcılığı, sürgün halet-i ruhiyesi, sınıf farklılığı, toplumsal kalıpların kırılamaması ve tabiy ki olayların geçtiği sıradışı coğrafyayı gayet güzel sindiriyoruz. Dakikalar geçerken, aslında politik bir film mi izliyorum zannına kapıldım. Muhtemel katilin patron sınıfından olması, kurbanların tümünün yoksul olması, iki protagonist arasındaki zıt politik görüşler derken filmin ortalarından itibaren insanı saran tempo "bırak politikayı olaya odaklan" mesajı verince beyne son dakikalara kadar polisiyenin helecanına kapılıp, son beş dakikada ise yönetmen beyin izleyiciyi nasıl yönettiğini idrak ettik. "Aramızda bir sorun var mı ?" sorusunun analizini yaptık.
Soru şudur : hayatınızı kurtaran kişi, bir işkenceci resmi katil ise onunla aranızda bir sorun var mıdır ?
Güzel bir dönem filmi ve polisiye izlemek isteyenler rahatlıkla filmimizi temaşa edebilirler. Bazı sert sahneler yüzünden sabi sübyanla izlenmemesi daha iyi olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder