Teksaslı bir çerçevecinin, evine giren birini vurmasıyla başlayan olaylar dizisi hiç ummadığımız mecralara sürüklenir ve (burayı filmi izleyecekler okumasın) son yıllarda izlediğim en sarsıcı finallerden biriyle biter.
Yüzeysel baktığınızda Teksas işi aksiyondur, amma yönetmen kişilikleri pek iyi işlemiş. Rasıl'ın kafeteryadaki çocuğa pipetten yapılma at vermesi, Riçırd'ın ailesiyle yaşadığı gerginlikler (çiçekli kanepe gibi), arada konudan ilgisizce gözümüzü alan doğa ve hayvan görüntüleri (kısa da olsa etkili), tam bir Teksas fırlaması olan Cimbap'ın aksanı ve bunun gibi bir çok küçük detay filmimizi sıradan aksiyondan ayırıyor.
Başrolde Dexter var. Finale doğru kırmızı ışığın altında (ki ışık üzerindeki kandan ötürü kırmızıdır) standart dekstır yüzünü oynayan oyuncumuz, üzerindeki çirkin ötesi gömlekler, pileli pantalonlarla koşuştururken yevmiyenin hakkını veriyor. Semşepırd ve Doncansın, yan karakterler olmasına rağmen (belki tecrübenin getirdiği bir şeydir, bilemem) akılda daha çok kalıyorlar.
90'lı yılların başını, video kiralama dükkanları, VHS kasetler, pileli pantalonlar, kocaman otomobiller, antika masaüstü bilgisayarlar gibi bir çok detayla veren sanat yönetmeni iyi bir iş çıkarmıştır. Yazılar çıkınca dinlediğimiz kakafoniyi saymazsak müzik kullanımı da iyidir.
Finale doğru pik yapan şiddet, kan ve ansızın yere düşen gövdeler yüzünden sabi sübyan ile izlenmemesi gerekir.
Hülasa, boş akşamlarda bir kadeh skoç (malt viskiye değmez) eşliğinde gönül rahatlığıyla izlenebilir.