5 Eylül 2014 Cuma

"Küçük Prens" Küçüklere Masal, Büyüklere Mesel.

 
   Arakolpa yeniyetmeyken okumuştu helbet "Küçük Prens"i. Güzel bir masaldı, çabucak okunuyor, hiç sıkmıyor, resimler de göz yormuyordu. Aradan geçti otuz küsur yıl. Takip ettiğim süreli yayınlarda o kadar çok alıntısı yapılıyordu ki (bkz.Penguen,Leman,Uykusuz) dayanamadım "dur bakalım bir daha okuyayım" dedim. İyiki de okumuşum.
   Daha ilk sayfalarda gördüğüm fil yutmuş boa yılanının tasviri aldı beni çocukluğuma götürdü. O zamanlar pek hoşuma giden bu ayrım, aradan geçen onca yıldan sonra daha da hoşuma gitti. Bir çocuğun naif, bozulmamış bakış açısı ile dogmalar, kurallar, kanunlar, örfler, adetler vs.vs. ile daralmış bakış açıları olan yetişkinlerin farkı ancak bu kadar somut anlatılabilir. 
   Çölün ortasına düşen pilotun Bay Antuvan, Küçük Prens'in ise alter egosu olduğunu, karşısına çıkan çeşitli ara karakterlerin hepsinin birtakım gerçekliklere ("Hımm. Gül, sevmiş olduğu bir kadın demek ki !" gibi) tekabül ettiğini ancak bu okumada anladım. 
   Bir gecede bitiverecek bir kalınlıktaki bu klasiği çocukken okumuşlar, muhakkak ki yetişkin olma meşakkatini yaşamış olanlardan daha fazla zevk alarak okuyacaklardır. Her halûkarda okumamışların bir kaç saatini ayırıp okumalarına değer bir klasiktir.
   Yazarın hayatı da roman gibidir. O ayrı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder