23 Şubat 2014 Pazar

"Ruhi Mücerret" Anlatılmaz okunur....

 
   Murat Menteş'in diğer kitaplarını okuduysanız, hoşlandıysanız ve bu duygunun geçmesini istemiyorsanız; aralıklarla okuma yapmanız gereken kitaptır. 
   Bu güncede daha önce bir "Dublörün Dilemması" tanıtımı yapılmıştı. Ruhi Mücerret de ondan farklı değil. Yine yokuş aşağı freni patlamış bir kamyon gibi giden bir kurgu, kuntastik isimler, çok güzel alıntılar (bu kez alıntılanan kişilerin yaşam tarihleri de yazılmış, güzel olmuş (muhtemelen %20'si sahihtir)), kaynağı meçhul (büyük ihtimal yazarın kendi sayıklamaları) aforizmalar ve her nedense 70'li yılları anımsatan bir cilt (üstünde yanardönerli üç görüntü var (müthiş bir Cüneyt Arkın, Orhan Gencebay ve artık anımsamadığımız, yayın kesildiğinde çıkar karlı görüntü)), kapak güzel, cilt güzel. 
   Dalyayı devirmiş Ruhi Mücerret, can dostunun ölüm döşeğindeki vasiyetini yerine getirmek için bir cinayete niyetlenir. Konumuz budur. Ama farklı kişilerin gözünden anlatılan romanın ilerleyen sayfalarında hikaye içinde değişik hikayeler olduğunu görerek, aynı konuya farklı açılardan yaklaşıyoruz. 
   Eleştirdiğimiz noktalar var tabii. Şöyle ki : ilk yüz sayfada Ruhi Mücerret'in 100 yaşında olmasının verdiği şikayetlerin sarkastik bir şekilde (bence hayli fazla olarak) verilmesi bir süre sonra okuyucuda temcit pilavı hissi uyandırmaktadır.
   Kurguda mantık aradığınızda mantık dışı pek çok öge bulunmaktadır.
   Üslup kendini yineler niteliktedir.
   Bunlar göz önüne alındığında okunmamalıdır mı ? Bence hayır !.. Her eseri tek tek ele alırsak. Ruhi Mücerret de keyifli bir okumayı hak etmektedir. Polisiye severseniz kaçırmayın, hem polisiye okur hem de Baduillard, Heidegger, Rimbaud gibi parlak beyinlerin yumurtladıkları vecizeleri irdeler, belki merak eder kitaplarını bile alabilirsiniz.
   Fakirin okurken altını üstünü çizdiği, üstünü fosforladığı çok yerler vardır da. Bazılarını seçtim, yazıyorum, umarım okurken kâm alırsınız.
   "- İyi de, kıldığımız namazlar, tuttuğumuz oruçlar, kestiğimiz kurbanlar ne oluyor ?
   - Ruhi Bey, tüm vecibeler, seni cennet inşa etmeye yöneltmek içindir. Sen defalarca hacca gitsen de, eğer insanları hor görüyorsan, öldükten sonra şaşakalırsın. Aptala dönersin. Zebaniler o hacı kıçına kızgın demiri sokar."
   "Kepçe kulağıma biriken bu zırvaları sabırla dinledikten sonra kireçli boynumu çevirip cevap verdim : "Ankara'da yaşamaktansa, İstanbul'da ölmeyi yeğlerim." (Bu fakiri ilgilendiren bir alıntıdır)
    "BİM'e çok fazla uğruyorum. Bana BİMbaşı rütbesi vermeliler." (bu da BİM müdavimlerine gelsin)
Son olarak da bir bölüm başı aforizması.
   "Ben peynirden vazgeçtim.
   Kapandan kurtulmaktır
   Ah yegâne dileğim.
(Fransa Farelerinin Marşı)"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder