31 Ağustos 2013 Cumartesi

"The Great Gatsby" Kapriyo'nun Hatırına...

   Dört senedir film çekmeyen (kısalar hariç) Bazluhrman oturmuş, daha önce dört kere çekilen (üstelik 74 çevriminde Rabırtredford ve Vudi Bey'in fetiş oyuncusu ve bir zamanlar zevci Miyaferov oynamaktadır) Muhteşem Getsbi'yi yeniden çekmiş. 
   Siyahbeyazını küçükken izledik, romanını yeniyetmeyken okuduk. İyi de kadro var. Ne yapalım mecbur izleyecektik. Öyle de yaptık. 
   Bu arada filmimizle ilgili olmayan ama üç boyutlu filmlerle ilgili olan (hay allah bu da filmle ilgili oldu ya naapalım artık) hiç hoşuma gitmeyen bir detaya girmek istiyorum. Nedir Allahaşkına bu üç boyut efekti verelim diye araya alakasız sokuşturulan sahneler ? Nedir ? Niye getsbi o tüm gardrobu üstüme üstüme fırlatıyor ? Bunlar filmi zedeliyor bence.. Yapmayın böyle !.. Neyse bu kadar çemkirme yeter, filmimize dönelim.
    Fitzcerıld'ın kitabı zaten şükela senaryo olur cinsten. Amerikan rüyası ve insan ilişkilerine güzel neşter atıyor. Leonardo olsun, Keri olsun, Tobi olsun (hadi) Joyıl de olsun vasatüstü oyuncular. Bay Baz Avustralya da da, Kırmızı Değirmen de de gösterişli sahneleri, parlak renkleri sevdiğini belli etti. 
   Filmimiz ohannesburger dedirten uzunluğunda (tam 143 dakika), beklentilerimizi fazlasıyla karşılıyor. Romanı okumayan sinefile roman hakkında iyi kötü bir fikir verebilir. Sahneler, dekorlar, kostümler, ışıklar, renkler gayet özenli. Oyunculuklar yeterli. Sadece Leyonardo yeterli olandan fazlasını sunuyor. Bir süre kendisine hayran bırakıyor, sonra antipati yaratıyor, sonra acındırıyor. Daha ne yapsın ?  İyi oyuncu, iyi. 
   Yalnız; şu afişte de görünen ve yönetmenin "kör kör gözüm parmağına" gözümüze soktuğu gözlüklü gözler'in metamorfik anlamını çıkaramadım (bu da ne "gözlü" cümle oldu haa). Doların üstündeki göz müdür ? Nedir ?  Bilemedim...
   Hikaye bazen görselliğin ardında kalsa da netçede sağlam senaryodur, görsellik bittikten sonra adamı düşündürür. Kasmayan efektli, sağlam senaryolu, iyi oyunculuklu (varmıydı böyle bişiy ?), kulak tırmalamayan müzikli, bombadillo sahnelerle, fülfürüşlü kostümlerle (yalnız pembe takım elbise beni benden aldı), "golden age"li atmosferle dolu bir film görmek isteyenler izleseler iyi olur.
   Bu da ekşiden yürüttüğüm alternatif anlatım (benim hoşuma gitti).
"fakir ve gururlu getsbi, beş yıl içinde türlü ali cengiz oyunlarıyla parayı bulur. bu arada beş yıl önce kendi aralarında söz yüzüğü gibi bir şey taktıkları deysi, getsbi'nin zenginleşmesini beklemez zengince bir adamla dünya evine girer lakin mutlu olamaz çünkü kocası alemcinin önde gidenidir, uçana kaçana atlamaktadır. neyse ki getsbi kızın oturduğu evin karşına düşen bir evi alır (misal kız karşıyaka'da oturuyo getsbi tam karşısında konak'ta oturuyor) ve uzaktan uzağa kızı kesmeye başlar. bu arada inceden sonrada görme olan getsbi havam olsun, namım yürüsün babından her gün vur patlasın çal oynasın partiler verir ve bir şekilde kızın kuzeni nik'e ulaşıp, azizim ayaklarıyla kızla aralarını yapması için dostluğunu kazanır. hatta bu amaçla nik'i 1-2 tur arabasına bindirir, uçağında gezdirir, yedirir içirir. nik farkında olmadan gavat yerine konsa da getsbi'yi sever sayar. sonra da çok değişik bazı şeyler olur, getsbi deysi'ye kaysa da dadından datsa da tam olarak muradına eremez ve ebediyete intikal eder. deysi de hava değişimi için ailecek başka bir yere göçer. bu mevzuları dillendiren nik ise alemin derdi beni gerdi, hesabı içer içer amatem'e yatar. "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder