Yönetmen Neyılcordın'ın 1994'te çektiği "Vampirle Görüşme"sinden sonra vampir temasına farklı bir yaklaşımını gözlemliyoruz sevgili sinefiller. Neredeyse iki saatlik (118 dk.) filmimizde vampirlerimiz günışığında sereserpe yürümekte, kan emecekleri zaman ise uzayan dişlerini değil başparmak tırnaklarını ! kullanmaktadırlar.
Elenor ve Klara, yüzyıllardır hiç yaşlanmayan analıkızlı (Malatyalı olanlardan değil ama) vampirler olarak, peşlerindeki "vampir kardeşliğinden" kah kafa kopararak, kah desiseler kurarak kaçmaktadırlar. Son duraklarında Elenor bir eksılros kılıklı bir ergene aşık olarak, okul ödevine hayatlarının sırrını ifşa eder. Olaylar gelişir.
Nereden baksanız elinizde kalacak mantık ve hayalgücü dışı bir senaryoyu Gemmaertırtın ve Seoarsironen ellerinden geldiğince yüklenmeye çalışıyorlar ancak hemşire gemmanın dağdağalı fiziği ve ronen (bu kızcağızın adını telaffuz edemiyorum bir türlü) kızımızın ağlak yüzü de bir yere kadar izletiyor pelikulamızı. Arada yapılan fleşbeklerle bir türlü oturtulamayan senaryo, gereksiz kan kullanımı ile dahi ilgiyi yüksek tutmayı başaramıyor. Kendi adıma ilk yarıdan sonra pek bir şey çıkmayacağını bile bile "belki ağ güncemde yazarım" düşüncesiyle sonuna kadar tahammül ettim. Ne yarasa adamın mağarasındaki yarasalar, ne kan akan ırmaklar, ne kopan kafalar, ne gemma hemşirenin kucak dansları filme çekemedi beni. Ha bittikten sonra ne gibi mantık hataları vardı, haydi mantığı geçtim ne gibi havsalaya sığmayan unsurlar vardı diye iyice bir düşündüm. Bir on dakika kadar düşündüm, sonra yoruldum bıraktım.
Nedir : vampir filmlerinin iflah olmaz müdavimiyseniz (yani bleydleri falan izleyecek kadar mütevazı ise beğeni (patetik vampirist)) izleyebilirsiniz. Neyılcordın ne yapmış böyle ? düşüncesindeyseniz ilk yarım saati belki izleyebilirsiniz. Çocuğunuz varsa zinhar izlemezsiniz. Vaktiniz kıymetliyse ve bunu ağ güncemde yazmam diyorsanız kesin izlemezsiniz.
Budur yani....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder