Bir süredir arşivde duruyordu. Kısmet bu geceyeymiş. Önemsemeden başladım, gittikçe önemsedim. Taa ki filmin sonundaki "son söz senin." repliğine dek. O zaman daha bir önemsedim...
Redneck, homofobik, ırkçı, ütopik, alkolik bir De Niro; saplantılı, mutsuz, kayıp bir Pol Deno ile 18 yıl sonra karşılaşır. Üstelik baba oğuldurlar... Konu bu.
Amerikan tarzı aile üzerine keskin eleştiriler var. Evsizlerin kimlikleri üzerine tespitler var. Ödip kompleksinin irdelenmesi var. Müzikle kurgunun uyumu var. Uzun zamandır ilk kez iyi rol kesen De Niro, son zamanlarda dikkat çeken iyi oyuncu Pol Deno var. Edebiyat var. (Salinger'e çaktırmadan selam çakmaktadır). Spoyler gibi olacak ama film süresince odunla kafamıza vurulan hayattan sonra pek de can yakmayan bir final var. Senaryonun gerçeklere dayanmasının üzerimizdeki etkileri var.
Üzerinden bir süre geçtikten sonra kıymeti daha fazla anlanacaktır diye düşünüyorum. Çocuklarla izlenmesi sıkıntı yaratabilecek kadar sert sahneler içerir, çocuksuz izlenmesi daha iyi olur sanırım. Ama "izlenmese de olur" denmeyecek filmlerdendir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder