Yunus Emre, eli kalem tutan çoğunluğun bildiği bir isim ama bu kitabı okuyanlar fazla yoktur sanırım. Abdülbaki Gölpınarlı çok önemli bir edebiyat tarihçisi ve şarkiyatçı (sonradan ubıh olduğunu da öğrendim anne dedem gibi). 51 yıllık bir çalışmanın sonucunda (1930'dan 1981'e) bu kitabı derliyor. Yunus'a ait olduğu kesinleşen tüm şiirler, Öğüt Kitabı ile hayatı gayet didaktik bir üslupla meraklısına aktarılıyor. 1981'den bugüne 18 baskı yapmış (en azından benim aldığım o edisyondu). Yunus, 13.yüzyılda yaşamış (hepi topu 53 yıl kadar), Anadoluda karışık bir güç savaşı ve dengesizlik hali varmış o zaman. Ne ki; gayet anlaşılır bir Türkçe ile yazmış eserlerini. Osmanlıca denilen köksüz ve aşure (gerçi aşure de güzeldir) gibi bir dili okumak için bayağı ders almanız gerekirken, Yunus'un yazdıklarının çoğunu anlayabilirsiniz.
Sorun şudur: sizler ve bu kitabı devirinceye kadar bendeniz; Yunus'un modern zamanlarda vitrine çıkarılan halini biliyoruz. Kitap neredeyse bir yıldır yatağımın başucunda. Sayfa sayfa ilerleyerek yaptığım okumalarda ikrah gelince bıraktım öylece. Rastgele sayfalar açıp okuyup düşünüyordum. Ne zaman ki: "a ben bunu daha önce okumuştum" demelere başladım kütüphane rafına geçti. Dine çok yöneldiği zamanlarda yazdıklarını ardarda okursanız biraz baygınlıklar verebilir (bana verdi). Buna mukabil onların içinde de tekrar okunacak ve üzerinde düşünülecek inciler vardır. Eğer edinirseniz sayfa sayfa ilerleyerek okumamanızı, benim yaptığım gibi okumanızı öneririm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder