Bir arkadaşım elime tutuşturdu, hoşuna gidebilir dedi. İnsanın okuma zevkini bilen arkadaşları olması ne güzel.
Necip Fazlı kaybedendir. 30 yaşına varmış, mecburi hizmet sevgilisi var, motor kurye ama ehliyeti yok, 6400 lirası var, kirasını verince eline birşey kalmıyor, Sultangazi'de yaşıyor, abisini kıskanıyor (abisi varoş kralı, yavaştan yırtıyor), ideali pahalı otomobillerde (sadece mercedes ve bmw var onda) müzik zevkini yoldan geçenlere de yansıtmak. Yavaştan kaybeden olduğunu ayıyor ve bilinç kayması yaşıyor. Alter egoları onu bu hayattan çıkarmakla kalmayıp gusto oluşturuyorlar (artık aston martine binip makalın içiyor). Bir noktadan sonra alter egolar çoğalıyor, tutulduğu güneşin alter egosuyla dahi müşerref oluyor. Olaylar gelişiyor.
Bonomo'nun ilk romanı olmasına karşın hiç bir acemilik sezmeden okunuyor. Daha ilk bölümden itibaren fakiri içine aldı. İki günde (iş günü, uykudan feragat ederek) okundu ve bitti. Arkadaşıma verip kendime ayrıca alacağım, rafta dursun arada okurum. Afili Filintaları bilen bilir. Hah işte onların tarzına çok yakın. Hem çok şükela karakter betimlemeleri hem bombastik sosyal tespitler, hem de psikolojik analizler var. Kullanılan dil akıcı, kurgu doludizgin, diyaloglar güncel ve sokaktan (her türlü sokak var, sultangazi de, etiler/ulus da, tahtakale de). Ben severek okudum, öneririm...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder