Daha önce Deli İbram Divanı'nı okuyup beğenmiştim. Dedim ilk kitabını da bir okuyayım. 159 sayfa, onbeş öykü. Bazı öyküler kitaba ara verip düşündürttü (bu değerlendirmeler tamamen özneldir). Diğerleri hakkında bir şey diyemeyeceğim ama oldukça sert geldi bana.
Ahkam kesebileceğim tek şey: Büke, öykünün geçtiği kentleri başarılı bir şekilde aktarıyor okura. Bu konuda oldukça muğlak öyküler olmasına karşın (Misal Pando'da (sahi uzun zamandır kapalıydı orası. Açılacak diyolladı) ballı kaymaklı sütlü kahvaltı yapmayan semtin Beşiktaş olduğunu ayamaz). Ancak, İzmir öyle bir anlatılmış ki gözünüzde canlanıyor. Yazarımız bunu şehri anlatarak değil yerlerin hissettirdikleri üzerinden yapmış daha çok. Bu da "demek ki benimle aynı şeyleri hissediyormuş" zannına neden oluyor (ki bence şükela bişiydir).
Uzun yol yapıyorsanız güzel gider.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder