Başlık neyse o.... (merak ettiğiniz kitap, film; gitmek istediğiniz rota varsa arattırın belki de bu sefil ağ güncesinde vardır)
29 Mayıs 2021 Cumartesi
"Wrath of Man" Ritchie'nin Son Filmi.
22 Mayıs 2021 Cumartesi
Kötü Filmlerin Hücumu! "Requiem pour une tueuse" ve "Army Of The Dead"
20 Mayıs 2021 Perşembe
"Ferry" Aşkın Gücü!
15 Mayıs 2021 Cumartesi
Jim Qwilleran serisinden "Brahms Dinleyen ve Kırmızı Gören Kediler"
"The Unknown Woman" Tornatore'den İyi Film.
"Son Moda Saçmalar" Sokal Olayı ve Ardındakiler/Önündekiler.
8 Mayıs 2021 Cumartesi
Üç Gizem Filmi: "Marionette", "The Uninvited" ve "Jonathan"
Takip ettiğim nadir ağ güncelerinden Kitaplık'ın yazarından aldığım izleme tavsiyesiyle izlediğim üç filmi, bu iyi film kıtlığında izleyecek birşey bulamayan sinefillerin dikkatlerine sunarım (bu mecranın böyle faydaları da oluyor işte!).
Marionette (2020)
İtiraf edeyim ilk 20 dakikadan sonra kitap okudum, güvercinimi pek sardığı için o izledi, ben gözucuyla takip ettim. 1s27d'lık filmimizin ilk 75 dakikası o kadar beylik ve seyirciyi önceden belirlenmiş bir yöne güdüyor ki, sonunda nasıl bir şaşırtmaca olacak ve fakir hayretlere garkolacak düşüncesiyle sonunu getirmem gerekir diye düşündüm.
Öyle de oldu! Evet, filmimiz türün bilinen tüm klişelerini kullanıyor (o hoplatmalı zıplatmalı korkutmaca sahneleri, tekinsiz karanlıklar, sırasız ölümler vs.) ancak sonda yaptığı
Bu da izleme listenizin bir yerinde kalsın!
Jonathan ve John aynı bedeni kullanan ve ayrı bilinçlere sahip iki kardeştir. Nasıl olur öyle şey? demeyiniz. Filmimizde oluyor. İzleyiciler olarak biz sadece sabah 7'den akşam 7'ye aktif olan Jonathan'ı görüp tanıyoruz. Akşam 7, sabah 7'ci kardeşi John ise ancak günlük olarak kaydettiği video görüntülerinde beliriyor. Jonathan; düzenli, titiz, kurallara sadık, zeki, beğeni sahibi (anladığımız kadarıyla bu garip ikilinin geçimini de sağlayan) pek didaktik bir tiptir. John ise daha serkeş, laylaylom, bencil, kuralları esneten, yalanlar uyduran bir kişiliktir. Derken, John Jonathan'dan habersiz bir kız arkadaş yapar, olaylar gelişir.
İlk yarım saatte izlediklerimi idrak etmeye çalıştım, zira yönetmenimizin izleyiciye bu kadar girift bir durumu açıklama gibi bir çabası yok. Siz olaylara kenarından bakıyorsunuz (ama ne olaylar!), işin içyüzünü de anlamak sizin elinizde. Şimdi bu filme bilimkurgu diyemeyiz (IMDb'yi yalanlama seansı başlasın) Suvin'in genel kabul gören bilimkurgu tanımına uyan iki öğe (novum ve bilişsel yadırgatma) burada yok. Dram da denilemez (dramatik olaylar var ama izleyiciye ajitasyon yapılmıyor). Öyleyse ne? Bilmiyorum. Sadece bu egzantrik senaryoyu anlayıp Jonathan/John ikilisinin yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışırsanız oldukça dar bir çerçeveden bakarsınız kordelamıza, lakin iki kardeşin paylaştığı bedeni, dünya/ülke/bölge/şehir ve hatta aile olarak değerlendirirseniz, önünüzde çeşitli kapılar açılır. Şöyle toparlayayım; iç rahatlatan, merakla izlenen bir film değildir ama geniş açıyla izlendiğinde kafa açar. Sadece meraklılarına.
Haydi iyi seyirler...