Devir değişti, artık kitapların tanıtıcı klipleri yayınlanıyor. Bağlantı üstte. Konusunu merak eden tıklar ve yazının kalanını okumaz. Günümüzde çoğunlukla yapıldığı gibi. Okumak zihni daha çok yorar, daha fazla oksijen harcamanız gerekir, kalbin daha çok pompalanması gerekir. İçgüdü de buna karşı koyar, kolay eylemi seçer. Okumayız, izleriz, eblehleşiriz.
Kitaba dönelim. Kısaca ekolojik distopya diyebiliriz. "İyi bilimkurgu, iyi edebiyattır" mottosunu yanlış çıkaran bir eserdir. İşlediği bilgiler son derece ufuk açıcı, beyin tokatlayıcı olmasına karşın fakire göre bir roman değildir. Çok eksenli ilerleyen olaylar örgüsü birbiriyle ilgisiz ve edebi kurgudan uzaktır. Yazarımız da bunu idrak etmiş olacak ki, kitabın başında kahramanlarının şeceresini belirtmekte fayda görmüş (ben de faydasını gördüm).
Altını üstünü çizdiğim yetmezmiş gibi (hiç adetim olmadığı halde) kulaklarını büktüğüm sayfalar oldu. 31 yıl önce bugüne dair yaptığı saptamalar, yaşanan zamana ilişkin yürüttüğü tahminler çok yerinde. Devamlı büyüme üzerine kurulu bu ekonomik model, muktedirlerin çoktandır farkında olduğu halde göstermelik birtakım (Bkz.Green Deal (yahut büyük yalan mı desek ne desek! Mahmut mu desek)) çevresel kaşıntılarla pazarı oluşturan kitlenin gazını alıyor (bir tişörtün imalatı için 2700 (İKİBİNYEDİYÜZ) litre su harcanıyor). Siz diş fırçalarken suyu kapatıyorsunuz ama çöpe attığınız her tişört için üç tona yakın harcanmış suyu da boşa çıkarmış oluyorsunuz. (fakir, partallarını yer bezi yapar, toz bezi yapar asla atmaz). Böyle örnek çok!
Gaia ölmek üzere olunca yapılan ekolojik darbe de (ki bombastik de bir devrimdir ha! (para, reklam, medya, seyahat, özel araç külli yasaktır)) zamanla güç zehirlenmesine uğrayıp bir nevi diktatörlüğe evrilir. Ama bu zaten bildiğimiz birşeydir. Güç bozar, mutlak güç mutlaka bozar. 31 yıl önce AIDS en büyük sağlık sorunuydu. Kitapta da öyle. Nedir: papaz her zaman pilav yememektedir. Bilimkurgucular da çuvallar (Bkz.Galaksilerarası seyahat).
Hülasa; zihin açmak için okunur, edebi zevk için okunmaz diyerek bağlayalım.
Hamiş: 219. sayfada yazarımızın düşüncelerinin Abdurrahman Dilipak'la uyuştuğunu görünce pek güldüm.