Giyompitro (beginner fransızcamla böyle okunduğunu tahmin ediyorum) ülkesinde ünlü bir gazeteci ve yapımcı. İki yıl boyunca dört kıtada ciddi bir belgesel araştırma yapıyor. Sadece belgesel değil podcast yapabilecek kadar da söyleşi yaptığını okuyoruz kitapta.
İnternet, tanışalı henüz çok bir zaman olmamasına karşın nasıl da kılcal damarlarımıza kadar girdi değil mi? Onsuz (ve bilhassa akıllı telefonlarımız olmadan) artık ne faaliyet planlayabiliyor ne de sosyalleşebiliyoruz. Hava durumunu oradan takip edip, anlık seyahat planlarımızı gerçekleştirebiliyor, gurme olmamamıza karşın restoran, uzman olmamamıza karşın misal: muslukçu değerlendirmesi yapabiliyoruz (neğacaip!). Örneklemek çok uzun sürer velhasıl kılcal damarlarımıza girdi demekle haklı olabilirim (kapatın bakalım dijital kanalları ne kadar dayanabiliyorsunuz?).
Zahiren; son derece çevreci, zararsız ve bir o kadar da faydalı bir olgu (nasıl tanımlayacağımı bilemediğinden herşeye kulp olabilen "olgu"yu gözüme kestirdim). O işler öyle olmuyor işte. Attığınız basit, eksiz bir e-postanın 0.2 gram CO2 salınımı var. Ekli olursa 20 gramı buluyor karbondioksit salınımı (adamlar üşenmemiş hesap etmişler). Likeladığınız (ne işim olur like la?) beğendiğiniz her veri yaklaşık 5 ila 7 yerde depolanıyor. Sildiğiniz gönderiler, videolar, beğeniler bile depolanmaya devam ediyor (dünyanın aklına gelmeyeceğiniz yerlerinde). Hele ki sistemin çalışmasını açıklandığında fakirin gözleri şöyle bir yerinden oynadı. İnanılmaz bir hız ve teknoloji var tiktok videolarının bile altında. Aksadığında (biz ne kadar fazla bağlanırsak o kadar ciddi olmak üzere) hayatımız aksıyor (hatırlayın en son microsoft güncellemesindeki küçük bir hata dünyanın sorununa yol açmıştı, millet havaalanlarında mahsur kaldı, finansal zararın 50 milyar USD olduğu söyleniyor).
Uzatmayayım: dipnotları didikledim (bir yere kadar ama!), doğru. Anlatılanların yarısı gerçekse haşyete düştüm. İnternet dediğimiz ve nasıl çalıştığını hem teknik hem de mantık olarak tam olarak anlayamadığım endüstrinin; kapitalizmin çok vahşi bir modelini alarak yürüdüğünü görünce internetten soğudum biraz. (uzunca bir parantez açayım: finans devleri 0.1 milisaniye daha hızlı veri aktaran özel bir internet denizaltı kablosuna 100 katı kira vermekten çekinmiyorlar (malum borsada 0.1 milisaniye milyon dolarlar kazandırabilir)) Bence İş Bankası'nın 21.Yüzyıl Kitaplığı biraz distopik kitaplar yayımlıyor ama okumalı, anlamalı. Öneririm yani.