Dedpuulu seviyorum. Belki çok arızalı ve süper kahraman arketipine bu kadar aykırı olmasından, belki gevezeliğinden, belki de humorundan. Bilmiyorum işte. O yüzden kafam daraldığında arşivimden çıkarır ikilemeyi izlerim.
Vizyona girdiği gün gittim izledim. Bir grup nerdle (ne işim olur nerdle?) inekle. Allahım ne çok konuşup, ne çok sesli gülüyorlar (evlerden ırak!).
Bu serilerde (Xmenler, evıncırlar) paralel evren meselelerine bulaştıktan kelli kantarın topuzu kaçtı. Senaristler mal bulmuş mağribi gibi Michio Kaku'nun bilimsel temellerini attığı paralel evrenleri didikliyorlar artık. Ne de olsa burada kesin bir son mümkün değil. Daha önce kesin olarak öldürdüğünüz bir karakteri yine canlandırabiliyorsunuz.
Nitekim filmimizde de öyle oluyor. Bol bol aksiyon, kanlar, organlar, (itiraf edeyim) zekice espriler, neredeyse on dakikada bir dördüncü duvarın yıkılması (bunun için sinematografik araştırma yapın, öğrenin, faydalı bişiy), süpersonik müzikler, pahalı bir prodüksiyon var. Eğlendim mi evet. Öncekiler kadar eğlendim mi, hayır. İşin suyunu çıkarıyorlar yavaştan. Dedpuul da volverine söyledi zaten birkaç kez ("dirildin ya seni 90 yaşına kadar oynatırlar dostum!"). Alın patlak mısırı, yaslanın arkanıza, film bitince de unutun gitsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder