Çok ödülü var. Sıkı bir kitapkurdu dostum önerdi. Liberasyon'un kitap ekine kapak olmuş (pek örneği yoktur). Bayan Kaygusuz'un şık fotoğrafları var. Ekşide bir negatif yorumu yok (pek örneği yoktur).
Risk alıyorum.
Hiç beğenmedim...
Baştan dedim "ha burası Bozcaada !" sonra dedim "yok Gökçeada !" en sonunda "bilmiyorum" dedim. Neticede : bir adadaki kütüphane memuru. İyi, gerçeğini gördüm ben bunun. Babası ölecek : "E bunu da neredeyse on yıl yaşadım.". Aforizmalar, metaforlar gırla. Hayali evrenler, kasaba boğuculuğu, bilinçaltı ögeler, falcı çingeneler, tumturaklı betimlemeler, sosyolojik eleştiriler, psikanalitik faktörler, her bir şey tamam.
Ama (bence) samimi değil.
Fakir son günlerde Kemal Tahir, Orhan Kemal romanlarına pek sardı ya böyle yüksek edebiyat paralayan lise terk kütüphane memurları pek gerçekçi gelmiyor. Ya da benim maaş baremimin üstündeki bir creme dö la supreme edebiyattır, benim havsalama beğenime iki numara büyüktür. Olabilir, olsundur. Ben Orhan Kemal'in karakterlerinin konuşmalarını, Latife Tekin'in köşeli anlatımını, İhsan Oktay Anar Bey'in (Bey dir O !) havsalasını (o da havsaladır hani), Yaşar Usta'nın betimlemelerini, Murat Menteş'in koşuşturmalarını, Bay Serbes'in argosunu, Canıtez'in mizahi gözünü ve buna benzer şeyleri seviyorum.
Yine de bu kadar insan yanılmış olamaz ! Ben de bir iki kitabını okuyup sevmeye çalışıciiim. Bakarsınız olur.