Kitabın sonunda Salah Birsel Ustanın "Ah Beyoğlu, Vah Beyoğlu"'sundan alıntılanan ve Sait Faik'i anlatan iki sayfacık bir derkenar vardır. Bir usta diğer bir ustayı şımşıkırdak tarif etmiş ve bu tarife aynı zamanda öykünün nasıl yazılacağına dair şükela ipuçları yakıştırmıştır. Bu satırlardan seçtiğim bir iki kelamı altta alıntılıyorum.
Hayatımın son yıllarında insanlar hakkında "insanların yüzde doksanı çöp" diye bir zehaba kapılmışlığım vardı. Herkes değişiyor, zannediyorum ben de. Önceki ben, ustanın ilk öyküsünün sonuna doğru sahne alır ve "-Şu insanlara karanlık çok bile!" der. Tüneldeki Çocuk adlı öyküde yazarımız Tünel'de (belli ki) ilk kez yolculuk eden, çıplak ayaklı bir çingene palesinin gizli sevincini anlatır. O denli iyi gözlemlenmiş bir çocuktur ki bu, kitabın adını veren öyküye konu olmuştur. Yazarımız bu öykünün sonuna doğru "Diyeceğim yalnız şu : "Şu insanlara hiçbir şey çok değil." der. Arakolpa da değişiminin sonunda bu görüşe katılır.
Son bir aydır insanlardan kaçmaya değil, yaklaşmaya, iletişim kurmaya çalışıyorum. En nobran görüneninin bile anlatacak bir öyküsü var. İçine girerseniz dinlemeye değer öyküler bunlar. O halde üçüncü paragrafın başındaki cümleyi bir daha kurmayacağım. İnsanda umut var. Nefes aldığımız sürece bizde de.
"Sait Faik yolda, sinema önünde, otobüste, köprü üstünde, vapurda, Gülhane Parkı'nda, ne bileyim bir dükkanda ya da İstanbul'un en kıyıda köşede kalmış bir yerinde rastladığı insanları kollarından tutup öykülerine sokuşturur.
Tabii, bu öyküleri düzmek için yanaştığı her insana hemencecik el atmaz. Onları kavun alıyormuş gibi iyice tartar, koklar ve öykü olabilecek bir yan bulduktan sonra onlara kucak açar. Çünkü ona göre her insanın içinde öykü bulunmaz. Yazara düşen iş, içinde öykü taşıyan insanı kıstırmaktır. Bir kez kıstıkdıktan sonra da elini uzatıp onun içinden öyküyü çekip çıkarmaktan başka iş kalmaz.
Salah Birsel." (S.100)
"Belki her şey hakikattir. Belki her kavgada bir hak, bir haklı ve bir haksız vardır. Fakat aşkta ne hak, ne haklı, ne haksız, hatta ne de bir hakikat vardır. Onda yalnız bütün bunların yokluğundan var olan bir şey, güzellik vardır." (S.48 "İki Kişi Arasında")